Astrid Lindgren'in sevilen çocuk kitabı kahramanı Pippi Longstocking, kızıl saçları, inanılmaz gücü ve ilginç yalanlarının yanında başka bir özellikle daha tartışılıyor: Irkçı klişeler!
Alman feminist ilahiyatçı ve Evanjelik Kadınlar Federal Birliği üyesi Eske Wollrad, kitabın "sömürgeci-ırkçı klişeler" barındırdığını iddia etti. "Pippi Uzunçorap Denize Açılıyor" isimli kitapta siyah çocukların beyaz çocuklar onları izlerken kendilerini kumların içine atması, eğer beyaz bir çocuk ağlıyorsa bunun okulun tatil olması, öğretmenin ödev vermeyi unutması gibi bir nedenden kaynaklanması gibi örnekler veren Wollrad, siyah bir çocuk olan yeğenine kitabı okurken bazı bölümleri atladığını dile getiriyor.
Wollrad'a göre 1940'larda yazılmış olan kitap, "ırkçı değil ama sömürgeci-ırkçı klişeler barındırıyor." Wollrad, Pippi'nin bir çocuk kitabı olarak pek çok iyi ve eğitici özellik taşıdığını belirtiyor. Pippi'nin güçlü bir kadın karakter olduğunu, hayvanlara karşı şiddet, büyüklerin çocuklar üzerindeki baskısı gibi pek çok konuya karşı çıktığının altını çiziyor. Wollrad, "Fakat belli bölümleri siyah bir çocuğa durmadan ve kekelemeden okuyabilir misiniz? Sorulması gereken soru bu" diyor.
Astrid Lindgren'in kızı Karin Nyman, annesinin yalnızca Wollrad'ın saydığı konularda değil ırkçılık konusunda da duyarlı olduğunu, ırkçı olmak bir yana tam tersi ırkçılığa karşı olduğunu söyleyerek iddiaları anlamsız bulduğunu dile getirdi.
Yakın zamanda 1929'da çizilmeye başlayan TenTen'le ilgili ırkçılık tartışmaları yapılmış, o kadar gün ışığına çıkmasa da 1950'lerde ortaya çıkan Şirinler'le ilgili benzer bir tartışma yaşanmıştı. Görünen o ki yazarları ve çizerleri ırkçı olmayı akıllarından geçirmemiş bile olsalar, dönemlerinde üzerinde pek durulmayan beyaz adamın sömürgeci-ırkçı önyargıları, çocuklar için hazırladıkları eserlerine şu veya bu ölçüde sızmış. Bu önyargıların yaşamaya devam etmesi biraz da bu yüzdendir belki!
Haber
Haber
Yorumlar
Yorum Gönder
Diğer Haber Yazıları
İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.
Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.
Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor.
Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.
Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.
çok güzel kitap tavsiye ediyorum................
Benim çocukluğumda çok severek okuduğum bir kitap bu.Ve şu an Öğrencilerim için aradığım bir kitap aynı zamanda.Eğer ırkçılıkla ilgili anlatımlar varsa da çocuk gözümle bakarak bunu o dönem asla farketmediğimi ve sezmediğimi söyleyebilirim.Ve bende öyle bir izlenim bırakmadığı gibi büyüdüğüm zamanda ırkçılığa karşı bir insan oluşumda tersi bir tki yapmadı.Belki biz büyükler bazen çok farklı pencerelerden bakıyoruz olaylara.Çocukların bakmayacağı pencerelerden,düşünmeyeceği duygulardan.Kendi kirlenmişliğimizdir belki de bu..Pippilotta bende yalnızca çok özgür,kendi ayakları üstünde duran bir kahraman olarak aklımda kaldı.
kitabı okuduğunuz çocuklara sorsanız bütün sorularınızın cevabını alıcaksınız bence,çocukken en sevdiğim kıtaptı,ozamanda elımden zorla alınmıstı anlayamamıstım,geçen yıl bı kıtapçıda görüp aldım ve eski dostumla 21 yaşında tekrar oynamaya başladım.pippinin bir sorunuda zengın olması konusu için kıtabın şeyler bulucusu bölümünü okursanız sorununuz çözülür,göreceksınız ki pippi için altınlar değil,teneke kutular değerli,tommy ve annıka ıcın altınlar değerli oldugundan pippi altınlarını onlara verıyor,ama değişik bır yolla,onları saklayıp daha sonra bulduruyor yanı çaba harcamadan onlara sahıp olamayacaklarını öğretiyor dıyelım.ama neden en başından bukadar çok altını var dıye sorarsanızda supermanın nıye pelerını var gıbı bır soru oluyor.
Evet katılıyorum. Pippi'nin kayıp babasını uzakta bir yerlerde siyah adamların kralı olarak hayal etmesini ırkçı bir sonuç(yaklaşım değil) olarak algılamıştım. Pippi'nin babasının beyaz olduğu düşünülürse böyle bir şüphe olası. Ancak Astrid Lindgern'in duruşu ırkçı değil tam aksi bir ideolojide olduğu da aşikar ve bir yazar için bazen yazdığı şeyin hangi yollara sapacağını tahmin etmesi gerçekten güç. Siyahlara karşı sempati uyandırma çabası ayrımcı sonuçlar doğurabiliyor. Feminizmin karşıt fikri beslemesi nedeniyle kadın haklarına verdiği zarar gibi... Pippi'nin bir sorunu da çok zengin olması. Çil çil altınlar neyi simgeliyor bu da ayrıca analiz edilmesi gerek bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Pippi'yi daha çok tartışmalıyız demek ki...
Yeni yorum gönder