Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Ragıp Zarakolu: "Dersim özrü gözlerimi yaşarttı"



Toplam oy: 652

"KCK operasyonlarında" tutuklanan yayıncı Ragıp Zarakolu, avukatı aracılığıyla Taraf gazetesine gönderdiği mektupta, Başbakan'ın Dersim Katliamı için Devlet adına özür dilemesini yorumladı.  Zarakolu'nun mektubu şöyle:



"Sevgili avukatım Sennur Baybuğa, avukatım olarak rahmetli eşim Ayşe Nur'un mezarına benim için üç kırmızı gül koymanı rica ediyorum. O güzel insandı. Kendi tarzında da olsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Dersim halkına yönelik 'tedip' ve 'tenkil'den dolayı özür diledi. Ne mutlu ona ki bunu yaptı. Ne yazık ki özrün bizim kültürümüzde güçlü bir yeri yok. İnkâr her zaman temel davranış biçimi olmuş. Bunun için, her ne amaçla yapılmış olursa olsun, gözlerimin dolduğunu hissettim, 'özür' kelimesini duyduğumda...

 

 

Eşim cesur bir kadındı

 


Bu tarihi anı hepimiz hak etmiştik çünkü. Şükürler olsun bugünü de gördük. Neden mi üç gül? Çünkü o cesur bir kadın, 1990 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez jenosidle ilgili bir kitap yayımladı. Hem de Dersim Jenosidi ile ilgili. Bir başka cesur insan Sarı Hoca, daha yıllar önce 1975'lerde bu konuyu araştırmaya başlamıştı ve bir kitap yazmıştı. Bu kitap 1980 tertelesinin gadrine uğramış, çıkışı 1990'ın olağanüstü kararname dönemine denk gelmişti. Hiçbir matbaa kitap basmıyordu. Ama bir yurtseverin aracılığı ile mütedeyyin bir matbaa basmayı kabul etmişti. Biraz da naifliğinden böyle şeyler başına gelmediğinden... O cesur kadın, 3000 kitabı bir günde dağıtmıştı mücellitten. Savunmasında da Evrensel İnsan Hakları Belgeleri'ni tek tek dile getirmiş ve 'soykırımdan söz etmek değil, soykırım yapmak ve inkâr etmek suçtur' demişti. Hem de 'insanlığa karşı'. Bir gül onun için bırakın. Bir gül de Muğlalı olayı için bırak sevgili avukatım. Yine 1990'nın olağanüstü kararname günlerinde, zorlukla bulunan bir matbada, yine Sarı Hoca'nın yani İsmail Beşikçi'nin Muğlalı olayı kitabını yayımladığı ve tek nüshasını kaptırmadan dağıttığı için hiçbir ticarî kaygı beklemeden. İsmail Hoca bu kitabı da 1970'lerin zor koşullarında kaleme almıştı. Günışığına çıkması 15 yılı bulmuştu. O Muğlalı Paşa ki çok yerde imzasını bırakmıştı. Tehcir yıllarında da Menemen'de de. İbret olsun diye 'mürteci ' ithamıyla bir Yahudi yurttaşı bile astırmıştı. Ve demokrasiye geçişin ilk yıllarında 'mahkûm' da olmuştu.

 

 

Mezara üç kırımızı gül bırak

 


Bu 'mücrim'in adı birçok yere konurken hani o suçu ve suçluyu övme maddesi nerelerdeydi? O maddeler hâkim önüne bile çıkma fırsatı bulamadan infaz edilmiş, Mahir, İbrahim, Ömer, Cihan ve diğerleri için konmuştu. Yargılanmayanlar için yargılanmadan ebediyen mahkûm edilenler için. Üçüncü gülü de 'Bir daha asla' diyerek 1993 yılında, tam 'kirli savaşın' eşiğinde, Bosnalar, Ruandalar daha yeni yaşanmaya başlanırken Ermeni Tabusu adlı kitabı yayımladığı için koy lütfen. Ayşe Nur, DGM Savcılığı'ndan son ifade çağrısını, ölümünden bir hafta önce 21 Ocak 2002 tarihinde aldı. Karadeniz'de Rum halkına yönelik tehcir ve mezalimi dile getiren Yorgo Andreadis'in kitabını yayımladığı için. Soruşturma ölümü ile kapandı. Üç gül bırak lütfen onun mezarına sevgili avukatım. Üç kırmızı gül o güzel insan için. Üç kırmızı gül. Ebedi arkadaşıma... Sevdiğime...



Ragıp Zarakolu/ Kandıra 22.11.2011"

 

 

 

 

 

 

Kaynak: Marksist. org

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.