Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Romanda başka, mektupta başka



Toplam oy: 804

Bakmayın siz yazarların ya da şairlerin romantik aşk cümleleri kurduklarına. İşte Flaubert’den Kafka’ya, Hemingway’den Bukowski’ye aşk mektuplarında şirazeyi kaçıran yazarların marifetleri.





Yazarlar, aşk mektupları kaleme aldıklarında bazen şirazeyi kaçırabiliyorlar. Gustave Flaubert’in, Virginia Woolf’un, Kafka’nın, Benjamin Franklin’in ve Ernest Hemingway’in mektuplarından bölümlere bakıyoruz.

 

 

 

 

Nehirde çakırkeyif olalım

 

 

 

 

Virginia Woolf’un Vita Sackville-West’e yazdığı 1927 tarihli mektuptan: “Vita, şu erkekleri başından sav, birlikte Hampton Court’a gidip nehir yatağında akşam yemeği yiyip, ayışığında bahçede dolaşalım, geç saatlere doğru eve dönüp de bir şişe şarap açıp hafif çakırkeyif olduğumuzda sana aklımdan geçenleri, milyonlarca şeyi anlatayım. Gün ışığında kılları kıpırdamaz da, hava kararınca nehir kıyısında. Şu erkekleri başından sav da gel artık.”

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşkın mecaz hâli

 

 

 

Franz Kafka’nın Milena Jesenka’ya yazdığı 1921 tarihli mektuptan: “Dün akşam rüyamda seni gördüm. Ne olup bittiğini ayrıntılı olarak hatırlayamıyorum, ama öyle iç içe geçmiştik ki... Sen bendin, ben de sendim. Birdenbire tutuşup yanmaya başladın. Battaniyeyle yangın söndürüldüğünü görmüştüm zamanında, parkamı alıp seni dövmeye başladım. Ne var ki, dönüşüm çoktan başlamıştı. Alevler içinde kalan aslında benmişim meğer. Sonunda itfaiye ekibi gelip seni kurtardı.”

 

 

 

 

Neşeden kemiklerin titresin

 

 

 

Gustave Flaubert’in Louise Colet’ye yazdığı 1846 tarihli mektuptan: “Seni ilk gördüğüm yerde aşkla, coşkuyla ve öpücüklerle sarmalayacağım. Seni bayılıp ölene kadar bedenin büzün şehvetleriyle tıka basa doyuracağım. Yaşlandığında bu birkaç saat aklına düşünce, neşeden kemiklerinin titremesini istiyorum.”

 

 

 

 

 

Hayvan gibi ölürüm

 

 

 

Ernest Hemingway’in Mary Welsh’e yazdığı 1945 tarihli mektuptan: “Pickle, lütfen bana mektup yaz. Bir angarya olsaydı yazardın. Sensiz buraları cehennem gibi, idare etmeye çalışıyorum ama ölümüne özledim seni. Senin kılına zarar gelirse, hayvanat bahçesinde eşini kaybeden bir hayvanın nalları diktiği gibi ölür giderim. Sabır mabır kalmadı bende.”

 

 

 

 

Piyanoyu yalnız benim için çal

 

 

 

Benjamin Franklin’in Madame Brillon’a yazdığı 1779 tarihli mektuptan: “Sevgili dostum, aramızda nasıl da büyük bir fark var! Senin bende bulduğun kusurların haddi hesabı yok, hâlbuki ben sende tek bir kusur görüyorum (belki de sorun benim gözlüklerimdedir). Nasıl bir tamahtır ki bu bütün duygularımda tek eşlilik arar olmuşsun da ülkenin bütün münasip kadınlarından beni mahrum ediyorsun. Duygularımı veya hassasiyetimi un ufak etmeden paylaştıramayacağımı mı düşünüyorsun yoksa? Sen hassas parmaklarınla bana özel piyano çalarken, en az yirmi insanın kulakları bayram ediyor; aynı mantıkla ben de sadece kendi kulaklarımın bu hazZa ulaşmasını isteyebilirim senden.”

 

 

 

 

 

Buzdolabına hayran olduğum

 

 

 

Charles Bukowski’nin Linda King’e yazdığı 1972 tarihli mektuptan: “Ne yaparsan yap, istersen tavana balçık sıva çok tahrik oluyorum. Kocamış bir köpeğin aklına yeni şiirler, yeni umutlar, yeni yeni muziplikler düşürdün. Buzdolabına yaslanmışsın... Nasıl güzel bir buzdolabın var. Hem seni hem de buzdolabını çok seviyorum.”

 

 

 

Kaynak: Taraf

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder


Bence asıl şirazeyi Joyce kaçırmış.Kimin yazdığını bilmesem Sade yazmış derdim.Keşke onun mektubuna da yer verebilseydiniz.Mektupların en suya sabuna dokunmayan yerleri olabilecek en kibar dille çevrilmiş.Dolayısıyla mektupların asıllarındaki, yukarda da bahsedilen etkiyi uyandırmıyor.

60%
40%

Bukowski'yi eklememeliydiniz, zaten yazarın tarzı odur, bişeyleri sistemdışı yapması ilk kez görülmüş bişey değildir.

51%
49%

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.