"Suriye’nin 2001 başından beri yaşadığı iç savaşın neticesi olarak yerlerinden olan birçok Suriyeli, çok geçmeden civar ülkelere göç etmeye başladı. İlk gelenler Esad rejimine karşı mücadele edip can güvenliği tehlikeye giren aktivistlerdi. Akabinde, Suriye ordusunun bombaladığı yerleşim yerlerinden kaçan sivil halka geldi sıra. Daha sonra da cihatçı grupların gittikçe güçlendiği Rakka gibi merkezlerden kaçışlar başladı. Esad rejiminin uzun ömürlü olmayacağına inanan Türkiye hükümeti, sınırlarını Suriyelilere açtı ancak bu öngörü gerçekleşmeyince bir sığınmacı krizi baş gösterdi. 2012’den itibaren Suriyeli sığınmacılar Türkiye’deki kent merkezlerinde gitgide daha görünür durumda."
sabitfikir.com'un matbu versiyonu olan SabitFikir dergisinin Eylül 2014 tarihli 43. sayısının dosya başlığı, “Mültecinin Evi”... 13melek dosya yazısında, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin genel bir tablosunu çiziyor. Dosyanın tamamlayıcısı olan "Kara Kaplı Atlas" başlıklı yazıda Müge Karahan ise, sığınmacılığın düşündürdüğü edebi durumlara göz atıyor:
“Bu coğrafyadaki toplu sürgünlerin, yerinden edilmelerin, mültecilerin, kaçakların kısacası yersiz yurtsuzların kaçı hatırda, kaçı anılıyor; su yüzüne çıkanların da kaçı hakkıyla biliniyor? Kitaplar ya da tarih yazmasa da edebiyat biriktiriyor bunları. Anlatılmayanlar, unutulanlar, sürülenler, ötelenenler edebiyatta kendine bir yol buluyor göz göz olup ilerleyecek.”
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi halini alan Kararsız Okur infografiği de, her zamanki gibi, kapak konusunu destekliyor. Oylum Yılmaz’ın hazırladığı ve Sedat Girgin’in resimlediği Kararsız Okur, bu ay, kendine “mülteci edebiyatı”ndan kitap seçiyor. Ayşe Çavdar’ın Ürdün’den taze taze göçmen izlenimlerini aktardığı EdebiyatDışı yazısı ise, Ortadoğu’nun sığınmacılık sorununu daha geniş bir açıdan görmeyi sağlacak nitelikte.
Fisun Yalçınkaya’nın bu ay ele aldığı çizgi roman da yakın bir coğrafyadan... 1984’te Lübnan İç Savaşı sırasında, Beyrut’taki bir apartmanda bombardımanın geçmesini bekleyen bir grup insanın gerçek hikayesinin anlatıldığı Kırlangıç Oyunu’nu tanıtıyor Yalçınkaya.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Sedat Girgin
Süreyyya Evren’in Gündem yazısı, kısa bir süre önce Küçük Prens özelinde yaşanan telif hakları tartışmasına ilişkin. Adalet Çavdar da eylül ayıyla birlikte yeni sezona başlayan televizyon ekranlarındaki yerli ve yabancı uyarlama dizilere göz atıyor.
SabitFikir’in bu sayısında ayrıca Raymond Carver, Danielle Martinigol, Anna Kavan, Barbaros Altuğ, Siegfried Lenz, Jenn Ashworth, John Burnside, Katharine Burdekin, Yavuz Ekinci ve Herman Melville’in eserlerini güvenilir eleştirmenler Nazan Maksudyan, Sevin Okyay, Yankı Enki, Asuman Kafaoğlu-Büke, Oylum Yılmaz, A. Ömer Türkeş, küçük İskender, Aysu Önen, Hayati Roman ve Burcu Bayer yorumluyor.
Dünyadan sayfalarında Mert Tanaydın, İrlanda edebiyatından Roddy Doyle’un üçlemesini ele alırken; Kelebek Etkisi’nde Elif Tanrıyar, kelebekle birlikte “göğe bakıyor”! Ceyhan Usanmaz’ın Karşılaştırmalı Eleştiri sayfalarına taşıdığı kitaplar ise, Edebiyatın Aykırı Çocukları ile Büyük Yazarların Gizli Hayatları. Fikri Sabit’in gündeminde ise bu ay, sanki artık biraz garip gelmeye başlayan "Garip" var...
Keşfet bölümünün bu ayki konuğu Bahadır Baruter; SabitFikir okurlarına kendi el yazısıyla Picasso’nun Başarısı ve Bayarısızlığı kitabını öneriyor. Karne sayfalarında Libris Lipum ile Bila Perva’nın notları ise, her zamanki gibi, bıraz kıt gibi...
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu da Mert Tugen’e ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.
SabitFikir'i nereden bulacağız?
Furkan Nuka Birgün
Yayın yönetmenliğini Elif Bereketli'nin yaptığı SabitFikir’i tüm D&R’lardan satın alabilirsiniz; Idefix paketleriyle ise ücretsiz. SabitFikir’in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.
Dosya yazısından
Müge KARAHAN
Ece Ayhan, o çok bildik “Yort Savul” şiirinde, “en geniş zamanlı tarihi yazmak” için tarih atlaslarını istiyordu. Tarihi doğru yazacak, haritalarda sınırları, nehirleri, dağları bayırları, ormanları ayrıntısıyla gösterecek, göç yollarını doğru çizecek, sürülmüşlerin, kıyımların, kırımların hikayesini anlatacak atlaslar… Biz geçmişten kalanlarla hesaplaşmaya çalışırken, bugünden bakıp geçmişin atlaslarını oluşturmaya, en geniş zamanlı tarihi yazmaya çalışırken bugün yine yeni sürgün, iltica, kaçma hikayelerinin canlı tanığıyız. Edebiyata sığınışımız da biraz bu yüzden belki. Bir kere daha edebiyat bize yol göstersin istiyoruz; edebi olanı tanıklığımız, belgemiz, bilgimiz, hafızamız yapmak, ebedileştirmek istiyoruz.
Bu coğrafyadaki toplu sürgünlerin, yerinden edilmelerin, mültecilerin, kaçakların kısacası yersizyurtsuzların kaçı hatırda, kaçı anılıyor; su yüzüne çıkanların da kaçı hakkıyla biliniyor? Kitaplar ya da tarih yazmasa da edebiyat biriktiriyor bunları. Anlatılmayanlar, unutulanlar, sürülenler, ötelenenler edebiyatta kendine bir yol buluyor göz göz olup ilerleyecek.
...
Yeni yorum gönder