“Müzik ile edebiyatın öteden beri birbirine ne kadar yakın olduğunu biliyoruz. Birini anmak, çok geçmeden diğerini de akla getiriyor. Hep yakınlık içermiş bir ilişki bu; dolayısıyla bir müzisyenin, bugün edebiyatın en popüler türü olan romana da el attığını öğrenmek, önce hayranlık uyandırsa da, şaşırtmıyor aslında.”
SabitFikir dergisinin Haziran 2016 tarihli 64. sayısının dosya başlığı, “Müzisyen romancılar”... Yaz aylarına girdiğimiz ve bir anlamda konser sezonunun açıldığı bugünlerde Hilmi Tezgör, besteleyen, çalan ve söyleyen müzisyenlerin “düz” yazdıklarına da bakıyor; Woody Guthrie’den Bob Dylan ve Leonard Cohen’e, Morrissey’den Zülfü Livaneli ve Hüsnü Arkan’a uzanıyor:
“Bu müzisyenlere gönül verdiysek, düz yazdıklarına da bakmak şart galiba. Yoksa bizdeki resimleri eksik kalabilir.”
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi Kararsız Okur infografiği de, her zamanki gibi, kapak konusunu destekliyor. Oylum Yılmaz’ın hazırladığı ve Sedat Girgin’in resimlediği Kararsız Okur, bu ay müziğin hikayesinin peşinde. Müziğin tarihinden büyük bestecilerin yaşamöykülerine, müziğin kültürü, kültürün müziği nasıl değiştirdiğini ortaya koymaya çalışan inceleme-araştırma kitaplarına uzanıyor.
Mehmet Erkurt ise bu sayıda Söyleşi sayfalarına, çocuk kitapları da yazan bir müzisyeni, Kalben’i konuk ediyor. Lulu'nun Maceraları serisini üçüncü bir kitapla noktalamayı planlayan Kalben, otobiyografik sayılabilecek ilk albümünü, “Biriktirdiğimiz tüm anıların, seslerin, yüzlerin üzerimizde etkili olduğuna inanıyorum. Bunların albüme yansıması, karar verilmiş, hesaplanmış bir durum da değildi,” diyerek anlatıyor.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Naz Tansel
Güncel sayfalarında Emre Bayın, eserleri artık telif kanununa tabi olmayan Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanının birçok yayınevi tarafından yayımlandığına dikkat çekiyor; “Peki, dünya klasiklerini hangi yayınevinden okuyacağımızı seçerken devreye giren çeviri faktörü bu kitaplarda söz konusu olmadığına göre, nasıl seçim yapacağız?”
Dünyadan sayfalarında da Mert Tanaydın, çeviri faktörünü başka bir açıdan ele alarak, dilimize yeterince çevrilmemiş usta bir yazarı gündeme getiriyor; Paul Auster’dan Jonathan Franzen’a pek çok çağdaşına ve ardından gelen yazara ilham, dostluk ve akıl vermiş Don DeLillo'nun romanlarına dilimizde de ihtiyaç duyduğumuzu vurguluyor.
SabitFikir’in bu sayısında ayrıca Paul Nizon, Mark Twain, Meltem Gürle, Antonio Tabucchi, Kevin Wilson, Şebnem İşigüzel, Enis Batur, James M. Cain, Stephen King, Daniel Woodrell, Julian Barnes, Yu Hua ile Hilary Mantel’in eserlerini güvenilir eleştirmenler Ali Bulunmaz, Hayati Roman, Irmak Zileli, Hikmet Hükümenoğlu, küçük İskender, Oylum Yılmaz, Aydın Baran Gürpınar, A. Ömer Türkeş, Yankı Enki, Nazan Maksudyan, Burcu Bayer, Melisa Kesmez ve Gökçe Gündüç yorumluyor.
H. Burak Kuyaş’ın hazırladığı NesneKitap da bu ay, kitaplarının “nesne düzeyinde alımlanmasını” da ayrıca önemseyen Murathan Mungan’ın eserlerini inceliyor: “Türkçede örneklerine çok rastlamıyoruz nesne kitapların. Ve Murathan Mungan külliyatına baktığımızda; tüm kitaplarını tek bir rafta yan yana dizdiğimizde oldukça ‘renkli’, ‘hareketli’ bir görüntüyle karşı karşıya kalıyoruz.”
GrafikRoman sayfalarında Levent Cantek, ağır ve konuşkan veya tek kelimeyle şizofren diye nitelenebilecek Çizgili Tişört'ü değerlendiriyor; “kendisini farklı biçimlerde okutabilen iyi hikayelerin gücünü taşıyan bir kitap bu.”
KuşBakışı ise bu ay Yalçın Tosun’u ağırlıyor. Yazarın çalışma masasının fotoğrafına bugünlerde üstünde çalıştığı, adı henüz konmamış kısa romanından tadımlık bir alıntı da eşlik ediyor.
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Murat Miroğlu’na ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.
SabitFikir’i nereden bulacağız?
Türksen Kızıl
Yayın yönetmenliğini Ceyhan Usanmaz'ın yaptığı SabitFikir’i tüm D&R’lardan satın alabilirsiniz; idefix paketleriyle ise ücretsiz. SabitFikir’in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.
Editörden
Ceyhan Usanmaz
Bir internet sitesinde, fazlaca muğlak ifadelerle verilmesine karşın, şöyle bir haber var: “Henüz resmiyete dökülmeyen, herhangi bir kaynak tarafından onaylanmayan habere göre, ağustosta İstanbul’da bir Morrissey konseri izleyeceğiz.” Daha önce İstanbul’daki konserine katılma imkanı bulamayanlar için –muğlak ama– sevindirici bir haber elbette; her zaman bekleriz kendisini! Ama asıl, Morrissey’le ilgili, beklediğimiz başka bir şey var; kitapları... Özellikle de 2015 tarihli List of the Lost romanı. Her ne kadar kimi yayınlarda “bu kitabı okumayın” şeklinde eleştirilerle karşılanmış olsa da, romanın Türkiye’de de belli bir ilgiyle karşılanacağını söyleyebiliriz rahatlıkla. Gerçi Morrissey’in 2013’te yayımladığı tartışmalı “Otobiyografi” kitabı bile henüz Türkçede yayımlanmamışken, sanırım List of the Lost’tan önce Morrissey’in kendisini görme olasılığı daha yüksek.
(Yazının tamamı için tıklayınız.)
Dosya yazısından
Hilmi Tezgör
Rap müziğinin “istihza ustası” Gil Scott-Heron’un 2010 yılındaki Brixton konserinden önce, albümlerinin satıldığı tezgahta şiirleri de vardı, romanı da. The Vulture’ı ilk defa orada gördüm. Satın almadım ve tabii çok kısa bir süre sonra da bundan pişmanlık duydum. Ustanın şarkı sözlerinin içerdiği şiirselliğin, sosyal eleştirinin ve derinliğin farkında olduğumu düşünüyordum ama bir de romanı varmış demek ki... “Cuma geceleri, yarışları başlatan tabanca sesini getiriyor aklıma. Herkesi hafta boyu süren bekleyişlerinden kurtarıyor sanki bu ses.” 1970 tarihli The Vulture bir “noir.” Harlem noir’ı. Ayrımcılık ve sınıf çatışmasını arka planına alan, sürükleyici bir roman. Ancak rap şairi, besteci, şarkıcı, caz piyanisti, eleştirmen Gil Scott-Heron’un bir romanı daha var: The Nigger Factory. Militan öğrenci aktivistlerin haklarını savunmak adına verdikleri mücadeleyi anlatan bir roman bu ve 1972’de yayımlanmış. Ve bu iki roman da Türkçede yok, ama olsa bile ne kadar ilgi göreceğine dair ciddi şüpheler mevcut.
(...)
Yeni yorum gönder