“İntihalin anlamını araştırdığınızda karşınıza şu cümle ve türevlerinin sıkça çıkacağı bir gerçek: ‘İntihal, özellikle edebiyatta sıkça rastlanan bir durumdur.’ Peki neden? Gerçekten de, en klişesinden, gökkubbenin altında söylenmedik söz kalmadığı için mi? Eğer bu doğruysa ve intihalin Shakespeare’e kadar uzandığı düşünülürse, aslında uzun zamandır söylenecek sözümüz yok.”
Sabitfikir.com'un matbu versiyonu olan SabitFikir dergisinin Şubat 2014’tarihli 36. sayısının dosya konusunda Burcu Arman, intihal ile edebiyatın birbirine dolanmış, ayrılmaz doğasına dikkat çekiyor; edebiyatı tarihinde intihal tartışmalarına neden olacak vakalardan yola çıkarak, “çalıntı mı, esinlenme mi” sorusunun cevabını arıyor.
“Biz olmasaydı Orwell bu kadar Orwell olacak mıydı? Peki bu soru Orwell’in hafızalarımızdaki yerini sarstı mı? Belki de asıl soru bu. Ama bitmedi, Otomatik Piyano’yu Huxley’nin Cesur Yeni Dünya’sından etkilenerek yazdığını söyleyen Kurt Vonnegut da var işin içinde. Bir tür ilham zincirlemesi. Vonnegut’u bir yana koyarsak Orwell’i düpedüz hırsızlıkla suçlayabilir miyiz? En azından Zamyatin o döneme yetişseydi böyle der miydi?”
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi halini alan Kararsız Okur infografiği de, her zamanki gibi, kapak konusunu destekliyor. “İntihal kitapları” arasında bir yolculuğa çıkmak için okları izleyin! Kararsız Okur'u Oylum Yılmaz hazırladı ve Sedat Girgin resimledi.
Ayşe Çavdar da bu sayıda EdebiyatDışı’na Zeynep Şarlak’ı konuk ediyor... Çavdar akademisyen Şarlak ile “bir hayatta kalma stratejisi olarak yolsuzluk”u tartışıyor.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Mert Tanaydın, SabitFikir’in Dünyadan sayfalarında, ilk baskısı yüz yıl önce -1914’te- yapılan Dublinliler’den yola çıkarak James Joyce dünyasına bir bakış atıyor.
Kaan Bağcı
Hasan Cömert 13 Şubat-2 Mart tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleştirilecek Uluslararası Bağımsız Filmler Fesitvali !f İstanbul’daki edebiyat uyarlamalarını tanıtıyor. Fisun Yalçınkaya da son zamanların en çok konuşulan filmlerinden Mavi En Sıcak Renktir’in uyarlandığı çizgi romana değinirken, Yankı Enki ise Kaosun Şairi ismiyle yayımlanan Jim Morrison çizgi romanını tanıtıyor.
FikriSabit’in gündeminde de bu ay Can Yayınları’ndaki değişim yer alıyor.
Ralph Ellison, Melisa Kesmez, Necati Tosuner, Zadie Smith, İhsan Oktay Anar, Ali Teoman, Thomas Mann ve José Martí’nin yeni yayımlanan eserlerini güvenilir eleştirmenler Kaya Genç, Selçuk Uygur, A. Ömer Türkeş, Nazan Maksudyan, Sevin Okyay, Burcu Bayer, Hayati Roman ve Aykut Ertuğrul yorumluyor.
ŞahaneBirKitap’ta Oylum Yılmaz, bu yıl edebiyattaki 25. yılını kutlayan Ayfer Tunç’un yeni romanı Dünya Ağrısı’nı ele alırken, Ceyhan Usanmaz da kapak görseli olarak aynı fotoğrafın kullanıldığı iki kitabı “karşılaştırmalı eleştiri”ye tabi tutuyor. küçük İskender ise bu ay, “biraz eğlence zamanı” diyerek, çocukların son dönem vazgeçilmez kahramanlarından Saftirik’e değiniyor.
Mert Fırat, Keşfet bölümünde SabitFikir okurlarına kendi el yazısıyla Mehmet Bilâl’in Béla’sını önerirken, Karne sayfalarında bu ay Libris Lipum ile Bila Perva’nın notları bıraz kıt gibi!
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Ethem Onur Bilgiç’e ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil, iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda genç çizerle de karşılaşıyor.
SabitFikir'i nereden bulacağız?
Burak Dak
Yayın yönetmenliğini Elif Bereketli'nin yaptığı SabitFikir’i tüm D&R’lardan satın alabilirsiniz. SabitFikir, Idefix paketleriyle ise ücretsiz. SabitFikir’in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.
Dosya yazısından
Konunun özüne bakarsak, intihal, kelime itibariyle edebi hırsızlığın edebiyata yaraşır bir naifliğe bürünmüş hali değil midir? İşte bu noktada gündeme dönmekte fayda var.
İntihal elbette yalnızca edebiyat için geçerli bir tanım değil. Özellikle akademisyenlerin, belli bir statüye gelmek için günler ve geceler ve hatta belki aylarca üzerinde çalıştıkları makalelerin başkaları tarafından kaynak gösterilmeden alıntılanması, alınması (net olarak çalınması) Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu tarafından suç olmaktan çıkarıldı. Bu ne demek? Daha çok çalışan mı, daha çok çalan mı kazanacak artık bilmiyoruz demek…
Çalmak mümkünse çalınır mı?
Öyle ya da böyle, kesin olan bir şey var ki, intihal edebiyatla ilgili olduğu zaman dilimizde bitmek tükenmek bilmeyen bir savaşa dönüyor. İntihal yapan hayata yeni atılmış bir üniversite öğrencisi değilse hele. İntihalle suçlanan ilk kitabını yazmış bir acemi değilse elbette ki hafifletici sebeplerden nasibini alamıyor. Yıllardır özellikle çeviri intihalleri üzerine savaşan çevirmen Sabri Gürses: “Bu tip işleri fikirlerin, üslup ve metinlerin birbirine benzeyebileceğini söyleyerek normal göstermeye çalışanlar var; yani her roman karakteri öyle konuşabilir, diyorlar, her çeviri birbirine benzer, diyorlar, her makale üç aşağı beş yukarı aynı şeyi söyleyebilir, diyorlar. Hatta bunu postmodern üslup olarak savunanlar da var, ama işin aslı, bir şeyi çalmak mümkün olduğu zaman, insanlar başarı ya da para elde etmek için intihal yapıyorlar,” diye açıklıyor intihali. Postmodern kısmına birazdan geleceğiz elbette ama çalmak mümkün olduğu zaman çalıyor muyuz gerçekten?
...
Zeynep Şarlak ile söyleşiden
Yenilerde intihal nedeniyle cezalandırılan bir akademisyenin açtığı dava sonucu intihalin suç olmadığı ortaya çıktı Türkiye’de. Şimdi artık üniversite hakkında ne düşünmeli?
Türkiye’de sahici üniversitelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. 12 Eylül’den başla, bunun öncesinde çok büyük üniversiteler, çok baba kadrolar yok oldu. Önemli akademisyenler ve iyi bir akademik anlayış vardı bu ülkede. Şimdi durum vahim. Bu kadrolar tamamen yok edildi. 12 Eylül’den sonra “üniversitelere kendimizden profesör sokalım” diye başladılar çürütmeye. Beş dakikada profesör yaptılar bir sürü insanı. Oradan buradan çalıp çırpan bir nesil akademisyen çıktı ortaya. Onlar da başka akademisyenler yetiştirdiler.
Hırsızlık gibi başlayan şey, kurumsal kabullenişle büyük bir yolsuzluğa dönüşmüş oldu.
Aynen öyle. İntihal yaptığını bildiğim adamı koyar mısın oraya? Koyuyorsun senden biri olsun diye. Bir dönem intihal.com diye bir site açmak istedim. Sonra bir arkadaşıma danıştım, bu işleri iyi bilen bir adam. Dedi ki, “Canını yakarlar, mahvederler seni. Başın belaya girer.”
...
vakitlice :)
Yeni yorum gönder