Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Salman Rushdie ile Geceyarısı Çocukları filmi üzerine



Toplam oy: 526

Geçtiğimiz sonbaharda, 65 yaşındaki Salman Rushdie, 1988 yılında yazdığı ve başına bir sürü iş açan Şeytan Ayetleri romanınının ardından olan biteni anlattığı çok satar anı kitabı Joseph Anton'u yayımladı. Bu kitapta, 1981 yılında yayımladığı ve ona bir romancı olduğunu hissettirdiğini söylediği, Booker ödüllü Geceyarısı Çocukları romanının beyazperdeye uyarlandığı dönemi de anlatan yazar, Ayetullah Humeyni tarafından ölüm cezasına çarptırıldıktan sonra Joseph Anton adıyla yaşamaya başladığı dönemin zorluğuna da değiniyor. 

 

 

 

 

 

 

Anı kitabında kendinden bir romanın kahramanıymış gibi bahseden Rushdie, anlatıyı, kendisini koruyan biri gibi betimliyor. Rushdie, Geceyarısı Çocukları romanının yazım aşamasını ise şöyle anlatıyor: "20'li yaşlarımda Londra'da yaşayan ve reklam sektöründe çalışan, yazdığı kurmaca yazıları ise çöp olarak gören biriydim. 1975 yılında çıkardığım ilk kitabım Grimus kısa sürede unutuldu. Daha sonra çocuklukla ilgili bir roman yazmayı düşündüm. Ben, Hindistan'ın bağımsızlığına kavuştuğu tarihten sekiz hafta sonra doğmuştum. Kahramanın Saleem Sinai ise bağımsızlığın ilan edildiği anda doğuyor."

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu romandan sonra Salman Rushdie edebiyat çevrelerinden kabul görüyor ve en önemlisi, kendini bir yazar olarak kabul etmeye başlıyor. Geceyarısı Çocukları'nın hikayesi ise burada bitmiyor ve yazar, yönetmen Deepa Mehta ile birlikte hem senaryoyu yazıyor, hem de filmin çekilmesi için büyük destek veriyor. Mehta'nın romana çok büyük önem ve anlam atfettiğini söyleyen Rushdie, tek değişikliğin filmin sonunda yapıldığını, çok daha karamsar biten romanın aksine, 140 dakika süren filmin daha "umut dolu" bittiğini belirtiyor. Bunun böyle olmasını tercih ettiğini söyleyen Rushdie, filmin bir sona değil, bir başlangıca açılmasının da onu memnun ettiğinin altını çiziyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DDD

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.