İki aylık edebiyat dergisi Notos, Haziran -Temmuz sayısında kapağını Oğuz Atay’a ayırdı. İçerik olarak ise kapsamlı bir dosya hazırladı. 20’den fazla yazar ve eleştirmen Oğuz Atay’ı, edebiyatını ve kült kitabı ‘Tutunamayanlar’ı yazdı. Yazarın meşhur cümlesi “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” cümlesiyle sunulan dosyayı Semih Poroy’un Atay’ın dünyasını resmettiği özel çizimleri süslüyor. Dosyanın ilgi çeken bölümlerinden biri ‘Oğuz Atay Adı Aklınıza İlkin Neler Getiriyor?’. Ömer Madra, Murat Yalçın, Faruk Duman ve Şavkar Altınel’in cevapladığı bu soruda en ilgi çekici olanı ise Altınel’in görüşleri. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi olan Şavkar Altınel “Oğuz Atay denince aklıma ilk gelen başarısızlık oluyor. Yarattığı kahramanların ‘tutunmak’ konusundaki dillere destan başarısızlığından değil, Atay’ı (ya da, daha doğrusu, okuduğum tek yapıtı Tutunamayanlar’ı) sevmeyi başaramamış olmamadan söz ediyorum” diyor.
Bunları bir yerden duymuş
Altınel, ayrıca Atay’ın ‘kendisi’ olmadığını düşünüyor: “Bana göre ‘Tutunamayanlar’ bir küçük burjuva krizinin, mühendis olmanın, ‘salon salamanje’lerde yaşamanın, ‘bir kadınla iki çocuğun sorumlu saymanlığı’nı yapmanın hikâyesi. Bunda bir sorun yok: bir Flaubert bu malzemeden büyük bir roman çıkarabilirdi. Ama Atay, Flaubert değil, çok etkilendiği belli olan modernistlerden biri de değil, her şeyden önce de ‘kendisi’ değil. Başkahramanına ‘Özben’ soyadını vermiş, ama içimde romanın arkasında elle tutulabilir bir ‘benlik’ olduğu, yazarın anlattıklarını gerçekten görüp yaşadığı duygusu yok. Daha çok, bunları bir yerlerden duymuş, öğrenmiş, doğru olanın dünyaya böyle bakmak olduğuna karar vermiş gibi... Tezer Özlü’nün benzer krizlerden yola çıkarak yazdıklarını otantik bulup severek okumama rağmen Atay gözüme sığ ve yapay görünüyor.”
Yazar Altınel, Atay’la ilgili görüşlerini sıralarken kendisini sorgulamayı da ihmal etmiyor: “Türkiye’de onca insanın başucu kitabı olan bir roman neden benim için neredeyse itici? Atay adını duyduğumda bende okur, hatta insan olarak eksiklik olabileceği kuşkusuna kapılmadan edemiyorum.”
Derginin yeni olması
Oğuz Atay kitlesinin çok geniş olmamakla birlikte aktif bir grup olması
Adı sanı duyulmayan birisi.
Yukarıda yazanlar hikaye.
İyi ki Şavkar Bey böyle bir açıklama yapmış da kendisini okumakla zaman kaybetmeyeceğim.
uzun uzun yazmaya gerek yok. düpedüz kıskançlık. şavkar beyfendi "korkuyu beklerken" gibi bir kitap yazsın, sonra konuşsun.
Tutunamayanları okuyup Oğuz Atay'ı sığ ve itici bulmak ve bunu dile getirmek,çok hoşuma gitti bu,düşünceye saygı duymalıyız,Şavkar Altınel'e katılıyorum,tutunamayanları okuduğumda çok yapmacık bulmuştum,kitabıda bir daha görmemek için bir arkadaşıma hediye etmiştim.
Sayın Altınel,demekle başlamak istemiyorum yorumuma.Öncelikle Notos dergisinin değerli emekçileri;benim için ve daha önemlisi Türk Edebiyatı için oldukça kıymetli bir yazarımız olan OĞUZ ATAY'ın eserleri,düşünceleri,yaşamı hakkında oluşturulan edebi bir dergi çevresinde,yazar ve düşünürlerin verdikleri cevaptan ziyade öncesine yani yorumu alınacak yazarın OĞUZ ATAY hakkındaki bilgisi ve doygunluğunun göz önünde bulundurulması öncelikle dikkat edilmesi gerekmez mi sorarım sizlere ?.Eğer dikkat edilmişse Sayın Altınel'in yazar kimliğini taşımasına rağmen yalnız bir eserle sonuca varmış olması yetmezmiş gibi dergi çalışanlarınında bu durumu bildikleri halde yazar sıfatına aldanıp yorumunu yayınlamaları deneyimsizlik ürünü olsa gerek.Kaldı ki bahsi geçen aydın OĞUZ ATAY ise yalnız bir eserinin değil bütün eserlerinin okunmasının dışında hayatınında irdelenmesi sonucunda kesin olmamakla birlikte bazı kanılara ulaşılacak bir yazar değil midir.Oğuz ATAY'ı samimi, sürrealist içinde realist yapanda buydu o hayatından kareleri eserlerinde işlemekte acısını öfkesini taktire şayan şekilde samimiyetle göstermektedir.''Bütün öfkemi öyle içten duyuyorum ki kimsenin alınmaması gerek bana;bu yüzden beni ancak beğenebilirler(tutunamayanlar 384).Diyerek kendide bu duruma açıklık getirmektedir.Roman, bunlar kurmaca diyeceksinizdir. Eğer yorumlanan yazar Oğuz Atay ve siz bu zihniyetle yorumlayacaksanız baştan kaybetmişsiniz demektir.Bu nüansları kaçıran dergi sorumluları hele birde yazar kimliği taşıyansa ...
Sayın Altınel, Oğuz Atay'ı eleştirmeden önce bütün yapıtlarını okumalı ve kitapları arasındaki karakter bütünlüğüne dikkat etmeli.Korkuyu beklerken de ki "Beyaz Mantolu Adam'ın,Telikeli Oyunlarda ki "Hikmet Benol"un, Oyunlarla Yaşayanlarda ki "Coşkun Ermiş"in ve ilk eseri Tutunamayanlarda ki "Turgut Özben", Selim Işık" arasındaki bağlarını iyi tahlil etmeli...
Oğuz Atay da çok iyi biliyordu ki herkesin onu anlayabilmesinin mümkün olmayacağını...Hatta Hakan Günday'ın son romanı" "Az"ı okuma fırsatı bulursa,Oğuz Atay'ın nasıl yerinde bir karakter olarak karşımıza çıktığını görmeli.Kakfa'nın, Max Brod'u olabilir ama Oğuz Atay'ın da hala meczup okurları olduğu bilinmeli.Şİmdi şöyle seslendiğini duyuyorum,"Sonunda bana bunu da mı yapacaktınız, canım insanlar!"
şavkar altınel yazdıklarını büyük bir keyifle okuduğum, yazdığı ve yazacaklarını merakla beklediğim bir adam, o sebeple o şimdi pek sevdiğim oğuz atay hakkında böyle söyleyince ben de kendimde bir okur ya da insan olarak bir eksiklik olabileceği kuşkusuna kapılmadan duramadım.
şunu belirtmek gerekir ki bir kitabın "başarısız" olarak nitelendirilmesi, kitabı okuyan kişinin onu beğenmemesiyle doğru orantılı olmamalıdır. hele ki oğuz atay'ı eleştirmek için seçilmiş kişilerden biriyseniz. çünkü yapılan eleştiriler aile arasında herkes yemek sonrası uyuklarken anlattığınız ve üzerinde durulmayacak şeyler olarak kalmayabilir. bu nedenle bir kitabı veya yazarı "başarısız" olarak nitelendiriken, herşeyden önce yazarın bütün eserlerini incelemek ve de bu incelemek gerekli. yani kendisinin ciddiye alındığını(?) sanan birisi, eleştirilerini olumlu ya da olumsuz belirtirken nesnel kanıtlar sunabilmelidir. ve de ayrıca Sayın Altınel, yazarın sadece bir kitabını okuduğunu söylüyor!
Sayın Altınel okur, hatta insan olarak eksiklik olabileceği kuşkusuna kapılmakta haklı. Çünkü, bu kuşkuyu duymasına rağmen ortaya çıkıp Oğuz Atay'a sığ ve yapay diyebilmek bu eksikliğin açık bir göstergesi.
Sayın Altınel, kuşkularında haklı.. Tutunamayanlar romanının zor okunur ve gerçekten zor bir roman olduğu doğrudur. Ancak, bir yazar olarak Tutunamayanları "itici" olarak tanımlamak gerçekten okur ve insan olarak bir eksikliğin göstergesidir..
Yeni yorum gönder