İlk kopya koyun Dolly’den sonra bir tartışma başlamıştı. Bilimsel buluşları geyiğe çevirmeye meraklıyız ya, sohbetlerde konu dönüp dolaşıp "Hangi ölmüş ünlünün kopyalanmasını isterdin?" sorusuna geliyordu. Biz arkadaşlarla "Mozart ya da Chopin kopyalanabilse keşke" diye vermiştik nihai kararımızı. İçimizden biri, "Bu büyük bestecileri piyanonun başında, kendi eserlerini çalarken dinlemek müthiş olurdu" demişti. "Hiçbir zaman bunun nasıl bir şey olduğunu bilemeyeceğiz."
Kimse Mozart’ı geri getiremedi, ama New Yorker Dergisi edebiyat severlere internette enfes bir hazine sunmaya başladı. Derginin aylık Edebiyat Podcast’ları, müzisyenler için kurduğumuz hayali, edebiyatçılar için gerçekleştiriyor.
SANKİ HAYATTALARMIŞ GİBİ...
Yani normalde büyük yazarların başka büyük yazarlara ait yapıtları seslendirdiği bu podcast’larda zaman zaman arşivlerde bulunup temizlenen tozlu ses kayıtlarına da rastlanıyor. Böylece önemli yazarlar karşımıza ölümlerinden sonra bu kez kendi sesleriyle çıkıyor.
Mesela James Joyce 'Finnegans Wake'ten, T.S. Eliot 'Çorak Ülke'den, William Faulkner 'Döşeğimde Ölürken'den, Aldous Huxley 'Cesur Yeni Dünya'dan, Truman Capote 'Tiffany’de Kahvaltı'dan bölümler okuyor.
TANPINAR VE NÂZIM’DAN DA OLSA!
Karşınızda oturup yüz yüze sohbet ediyor hissi yaratmasa da, sevdiğiniz bir yazarı o cızırtılı kayıtlarda bir yapıtını okurken dinlediğinizde; daha önce fark etmediğiniz şeyleri fark ediyorsunuz. Hangi kelimelere vurgu yapmış, hangilerini sessiz bırakmış ya da hangilerini salt müziği için koymuş... Sesi neye benziyormuş? Aslında nasıl biriymiş; alçak gönüllü mü, hırçın mı, utangaç mı, yoksa yabaninin teki mi? Bunları fark edince; en sevdiğiniz yazarı belki biraz daha fazla seviyorsunuz, onu anlamak yolunda yeni bir adım atıyorsunuz.
"Keşke ihmal edilen TRT kayıtları ve diğer kaynaklar da elden geçirilse, hiç değilse Ahmet Hamdi Tanpınar veya Nâzım Hikmet gibi geçen yüzyılda yaşamış büyük edebiyatçılarımızın sesleri bize ulaşsa" diye düşünmeden de yapamıyorsunuz.
Tom Waits’ten Bukowski Welles’ten Moby Dick
New Yorker podcast’larında başka şahane parçalar da var. Mesela Johnny Depp, 'gonzo journalizm' ya da 'yaşa-yaz gazeteciliği'nin babası Hunter S. Thompson’ın mektuplarını, 1985 yılında hayata veda eden Orson Welles ise Amerikan edebiyatının tartışmasız başyapıtı 'Moby Dick'i okuyor. İlki, alabildiğine alçak bir sesle; ikincisiyse, gürleyen bir tonda... Tom Waits’in seçimi ise 'pis moruk' lakaplı Charles Bukowski.
KAHRAMANI NABOKOV
New Yorker’ın her ay yenilenen Edebiyat Podcast’larının birinde Orhan Pamuk, 'Lolita' romanıyla tanınan Rus asıllı yazar Vladimir Nabokov’un 'Speak, Memory' (Konuş, Ey Bellek) adlı otobiyografisinin bir bölümünü okuyor. Dinleyince, Pamuk’un "Kahramanım" dediği Nabokov’la ilişkisini daha iyi anlıyorsunuz.
Anlatıda Nabokov, çocukluğuna dönerek onu hikâye tadında yeniden kurguluyor; kendi hayatına ve yazarlığına, bir cinayete kurban giden babasıyla ilişkisi aracılığıyla bakıyor. Tıpkı Pamuk’un ünlü Nobel konuşması 'Babamın Bavulu'nda yaptığı gibi... Pamuk, hikâyeyle birlikte Nabokov’un edebiyatçı olarak önemini ve onu nasıl derinden etkilediğini de anlatıyor.
New Yorker’ın postcast’larını internetten ücretsiz olarak dinleyebilir hatta MP3 olarak indirebilirsiniz. (newyorker.com/online/podcasts/fiction)
Podcast: Radyo yayını ya da benzer bir programı internetten dinlenebilir hale getiren sayısal kayıt.
Kaynak: Haberturk / Derleyen: Gülenay Börekçi
Yeni yorum gönder