Gazeteci, romancı, hikaye, oyun yazarı Tarık Buğra, doğumunun 100. yılında Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen panelle anıldı.
Panelin katılımcılarından Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Tarık Buğra’nın kendi gençlik dönemlerinin en çok okunan yazarlarından biri olduğunu belirterek Buğra’nın kamuoyu tarafından her ne kadar romancı yönüyle bilinse de hikayeciliğiyle anılması gereken bir yazar olduğunu vurguladı:
“Kasaba hikayelerinin ilk güzel örneklerini Tarık Buğra vermiştir. Ebeveyn hikayeleriyle de incelemeye değerdir. Anlattığı mekâna ait olabilen bir yazardır. İstanbul’u anlattığında hepimiz onu İstanbullu sanabiliriz. Bir edebî metinde beşerî his, haslet ve duygular varsa biz o metni ya da o hikayeyi sevebiliriz. Bu yüzden Tarık Buğra’yı bize sevdiren en önemli etkilerden birisi, nefret ve kahır duygusunu en gerçekçi şekilde verebilmesidir."
Tarık Buğra hikayelerini mekan algısı ve kent üzerinden değerlendiren Dr. Bahtiyar Aslan ise şunları dile getirdi:
“Tarık Buğra’nın romanlarını tartışabiliriz, ama hikayeciliğini tartışmak çok mümkün gözükmüyor. Has bir hikayecidir. Türkiye’deki mekan anlayışı açısında Tarık Buğra’nın yaşadığı dönemin iki önemli kritik noktası var. 1930’larda ve 60’larda gerçekleşen iki büyük göç hadisesi. Tarık Buğra da bu şekilde şehre geldi ve bu durum hikayeciliğini etkiledi. Kültürel mekânlar toplumsal uzlaşıları biriktirir. Tarık Buğra’nın TYB İstanbul Şubesi’nde anılması bu bakımdan önemli. Buradan yola çıkarsak Buğra’nın İstanbul’da yaşadığı dönem, onun hafızasındaki kültürel mekanla örtüşmeyen bir dönemdir. Onun için hikayelerinde mekanlar kısıtlıdır.”
Kaynak: TYB
Yeni yorum gönder