Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Umberto Eco, Orhan Pamuk ile buluştu!



Toplam oy: 949

Haftalardır beklenen an geldi ve Umberto Eco ile Orhan Pamuk buluşması dün Boğaziçi Üniversitesi'nin Albert Long Hall'ünde gerçekleşti. İtalyan Büyükelçiliği, İtalyan Başkonsolosluğu, İtalyan Kültür Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi ve Şehir Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen söyleşinin moderatörlüğünü Bologna Üniversitesi'nden Patrizia Violi yaptı.

 

Violi, Eco-Pamuk buluşmasını açarken yaptığı konuşmada, iki yazarın romanlarındaki paralellikler ve bu paralellikler doğrultusunda yazarın ve okurun saflığı ve duygusallığı, romanların kişiselliği ve romancının yazdıklarında kendisini ne kadar yansıttığı üzerinde durdu.

 

Violi'nin bir açılış konuşması için epey uzun süren konuşmasının izleyicilerin alkışlarıyla kesilmesi hafızlara kazındı ve  kısa bir süre sonra yazarlarla söyleşiye geçildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

PAMUK: "ROMAN, AYNI ANDA ÇELİŞKİLER YARATABİLME POTANSİYELİYLE GÜÇLENİR."


 

Yaklaşık bir buçuk saat süren "Gerçek, Kurgu, Tarih Üzerine Bir Diyalog" başlıklı sohbette,  sözü önce Umberto Eco alarak, roman okurunun iki seviyesi olduğunu söyledi. Eco'ya göre birinci seviyedeki okur, yani saf ve duygusal okur, romanlarda okuduklarının gerçekliğine inanıyor ve anlatılanlara şaşırabiliyor. İkinci seviyedeki okurun ise, romanın ilerleyen bölümlerinde olacakları tahmin ettiğini, ancak olay örgüsünü ve hikayeyi oluşturan yapıyı gözlemlemek amacıyla okuyor, kendisi duygulanmasa da romancının başarısını takdir ediyor.

 

 

Romanın, okur üzerinde aynı anda farklı tesirler oluşturabilmesinin gücüne değinen Orhan Pamuk ise, okurlar arasında Eco'nun yaptığı tanıma uygun bir ayrım olduğunu, fakat ikinci seviyedeki okurun kendini birinciden üstün gördüğünü söyledi. Yazı yazmak için oturduğu zaman bu çelişkili zihinsel hali yaratmaya çalıştığını ve Masumiyet Müzesi'nin ana karakteri Kemal'i hatırlatarak, hem pek çok kişinin kendisine "Kemal sen misin?" diye sormasını istediğini hem de onun kurgulanmış bir karakter olduğunu anlamalarını istediğini belirtti.

 

 

 

Kişisel olmayan bir şey yazamadığını söyleyen Pamuk'un aksine Umberto Eco, kendisiyle ilgili ipucu vermekten kaçındığını anlattı ve romanlarındaki en kişisel boyutun ne olduğunu soranlara, "Zamirler," yanıtını verdiğini söyleyerek tüm salonu güldürdü. Pamuk'un, anlatmak istediği konuların listesini yaparak, hikayeyi daha sonra bunların etrafında oluşturduğunu söylemesi ve bunu nasıl yaptığını Mausmiyet Müzesi'nden örnekler vererek anlatması oldukça ilgi çekiciydi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ECO: "İNSANLARIN TAMAMININ DEĞİL AMA YARISININ APTAL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM."

 

 

 

Liste ve koleksiyon yapma merakları üzerine de konuşan Pamuk ve Eco, koleksiyoncunun hep erkek olduğunu ve bunun “dünyaya sahip olma” merakından kaynaklandığını belirttiler. “Listeler romancılar için gereklidir,” diyen Pamuk, liste yapmanın insani bir yanı oluğunu ve hatta Umberto Eco'nun buna "listelerin şiiri" dediğini söyledi.

 

 

Söyleşinin bir yerinde Umberto Eco'nun, "İnsanların tamamının değil ama yüzde 50'sinin aptal olduğunu düşünüyorum. Hepsinin aptal olduğunu düşündüğüm gün rahatça ölebilirim," sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.

 

 

Yazarlara son olarak "neden yazdıkları" sorulduğunda ise Pamuk, çocukluğundan beri ressam olmayı düşündüğünü ancak 22 yaşına geldiğinde romancı olmaya karar verdiğini söyledi. Bir odada yalnız başına kalmak ama aynı zamanda da dış dünyadan kabul görme istediğini söyleyen Pamuk, bunu az da olsa başarabildiyse kendini mutlu sayacağını sözlerine ekledi. Umberto Eco'nun yanıtı ise oldukça netti: "Kimisi dağa tırmanır, kimisi banka soyar, ben de roman yazıyorum."

 

 

 

Söyleşinin sonunda Pamuk'un, "Eco burada olduğu için çok mutluyum. Kendisi büyük bir yazar. Bu sohbet düzenlendiği için de minnettarım. Kendisinden pek çok şey öğrendim. Kendisine şükranlarımı sunuyorum. Büyük bir yazar, bu da harika bir sohbet oldu, bu fırsat için teşekkür ediyorum," demesi üzerine Eco, "Onun sözlerini tekrar edemem, çünkü bu intihal olur," şeklinde esprili bir yanıt verdi.

 

 

 

Söyleşi kaydını buradan izleyebilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

(Manşette kullanılan fotoğraf Zaman gazetesinden Selahatin Sevi'ye aittir.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DDD

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.