Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Wordsworth ile şiir terapisi



Toplam oy: 797

“Şiir okumanın iyileştirici etkisi var mıdır? Şiir, bizi zihinsel acılarımızdan kurtarabilir, ruhu besler ya da bilgelik sağlar mı?” sorularıyla başlıyoruz yazar Stephen Akey’in Şifalı Wordsworth isimli makalesine. Akey, cevabını da peşinen giriş cümlesinde veriyor: “Evet, şiir bunların hepsini yapabilir.”

 

Akey’in Open Letters Monthly sitesinde yayımlanan makalesinde üzerinde durduğu asıl konu okuyucunun şiirle ilgili deneyiminin nasıl olduğu. Akademik ve teknik terimlere sapmadan, sıradan bir okuyucunun şiirde aradığı güzellik ve gerçeklik kavramları. Bu kavramları irdelemek için Akey, Romantik dönemin en önemli iki şairinden biri olan Wordsworth’ü seçmiş.

 

 

 

 

 

 

İlk olarak Akey, Wordsworth’ün esprisiz ve sert tavrını yıkacak sıfatları sıralamakla işe koyuluyor. “İsyankar, devrimci, psikolojik temsilde ve şiirsel yazımda bir yenilikçi” Aynı zamanda yazar, ahlakçı ve olumsuz koşullarda her zaman inancını koruyan bir şair olarak da Wordsworth’ün ciddiye alınmasının gerekliliğini savunuyor. Bu çerçevede Akey, şairin tanıdık şiirlerini değil kişisel beğenisi olan 1802 yılında yazılmış Azim ve Bağımsızlık (Sülük Toplayıcısı) şiirini makalenin merkezine yerleştirmiş.



Akey, şiirin aslında Wordsworth’ün kendi bilincinin bir draması olduğuyla alakası olduğunu savunuyor. Şiirin görevlerinden birinin baskı ve adaletsizliğe tanıklık etme olduğunu söyleyen yazar, Wordsworth’ün şiirde bu görevi duygusal bir biçimde yaptığı görüşünde. Ayrıca şiirde sülük toplayıcısı yaşlı adamın hak edilmiş ölümsüzlüğünü Wordsworth’e borçu olduğunu düşünüyor. “Bu ölümsüzlük de bizim adaletsizlik karşısındaki haysiyet duygumuzla güçlenir. Bu da Wordsworth’ün dolayısıyla bizim bilincimizin dramatize edilmesidir” diyor.



İngiliz filozof J. S. Mill’i örnek gösteren yazar, Wordsworth’ün terapi edici özelliklerine yoğunlaşmaya başlıyor. Wordsworth’ün şiirinin Mill’i, otobiyografisinde anlattığı gibi, psikolojik sorunlardan nasıl kurtardığından bahsediyor ve aynayı kendisine çeviriyor. Akey, Wordsworth’ün bu iyileştirici etkisinin anlayışta yattığını düşünüyor. Tıpkı Mill gibi yazar da Wordsworth’ün şiirinde kendi hayatını bulmuş. Buradan yola çıkarak şiirin kendisi için yarattığı olgunlaşma sürecine geçiş yapıyor. Kendisinden hariç başkalarının da varolduğu düşüncesininin Wordsworth ile geldiğine değiniyor.

 

 

 

 

 

“Wordsworth kendisinden bahsederken aslında bizden bahsediyor” diyor Akey. Şiirde de karakter özelliklerinin Wordsworth’ün kişiliğiyle uyuştuğunu öne sürüyor. Ek olarak Wordsworth’ün korku ve depresyonu kabul ettiğinden bahsediyor. “Şair olarak Wordsworth’le edebi bir karakter olan Wordsworth arasında farklar var” diyor Akey. Şair olan Wordsworth’ün bilgiç bir yapıda olduğu örneğini veriyor.



Edebi eserlerin farklı bakış açılarından, farklı yorumlamaları arasından yazar, ruhani ve ahlaki olanı yaşamamıza yardım eden Wordsworth yorumlamalarını tercih ediyor. Wordworth’te duygusal teslimiyeti ikna eden bir şeyler olduğunu belirtiyor.



Genel anlamda “Azim ve Bağımsızlık şiiri estetik bir haz” diyor Akey. Sülük toplayıcısının tıpkı şair gibi konuştuğunu, şiirdeki öteli kavramına vurgu yapıldığını anlatıyor. Son olarak Akey, Wordsworh’ün şiirlerinde kişileştirmelerinin hayal gücünden geldiğini söylüyor ve bunun da rahatsız edici bir bilgelik olduğunun altını çiziyor.

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.