Edebiyatın asi çocukları, işte sizin bayramınız! Yasaklı Kitaplar Haftası, yanakları kızartacak başlıklara sahip olsalar dahi, sansürlenmiş ya da yerden yere vurulmuş kitapların gururlu resmi geçidine sahne oluyor.
Yasaklı Kitaplar Haftası, son 30 yıldır Eylül ayının 30'undan, Ekim'in 6'sına dek “okuma özgürlüğü”nün kütüphaneler ve kitapçılarda “kutlanması” ile gerçekleşiyor. “Yasaklı Kitaplar Haftası her sene düzenlenen ve okuma özgürlüğüne duyulan ihtiyacın altını çizmeye çalıştığımız bir etkinlik,” diyor Amerikan Kütüphaneler Birliği. “Eylül ayının sonunda başlayan hafta tüm edebiyat cemiyetini biraraya getiriyor; kütüphaneciler, yayınevleri, gazeteciler, öğretmenler ve okurlar hep birlikte bir fikir alışverişi yapıyor ve en az ilgi çeken kitaptan tutun en popülerine dek hepsinin desteklenmesi için bir arayışa giriyorlar.”
Bu organizasyon 1982 yılında kitapçılarda, okullarda ve kütüphanelerde bulunan kitaplara karşı başlatılan çeşitli yargılama ve tartışmalara bir tepki olarak doğdu ve bu yıl, Amerikan Kütüphaneler Birliği'nin verdiği bilgiye göre bu sene Yasaklı Kitaplar Haftası sansürlenmiş/yasaklanmış, sadece çıktı halinde bulunan kitaplarla şenlendirilecek. Her yıl, o yılın en çok yasakla karşılaşan on kitabı seçilerek okuma etkinliği düzenleniyor. Bu sene okunacak kitaplar arasında; Suzanne Collins'in Açlık Oyunları, Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya kitabı ve Cecily Von Ziegasar'ın Dedikoducu Kız serisi bulunuyor. Son ayların en çok tartışılan kitabı Grinin Elli Tonu ile ilgili de etkinlikler olacak tabi. Bu erotik romanın bir sanal-okumasının yapılacağı ve isminin Yasağın Elli Tonu olarak değiştirileceği biliniyor.
1990 yılından beri Amerikan Kütüphaneler Birliği10.000'in üzerinde kitap yasağı getirildiğini kaydetti. En çok uğraşılan kitaplar arasından Maya Angelou'nun I Know Why the Caged Bird Sings (Kafesteki Kuşun Neden Şarkı Söylediğini Biliyorum) romanı, Huckleberry Finn'in Maceraları'nı, Harry Potter serisini ve Bülbülü Öldürmek'i örnek gösterebiliriz. Neyse ki bu kitaplar okumanın özgürleştirilmesini destekleyenler sayesinde hala kütüphanemizin raflarında duruyorlar.
Türkiye'de yasaklanmış kitapların geçmişine dönüp baktığımızda ise maalesef çok hoş bir manzarayla karşılaşmıyoruz. Örneğin Rıfat Ilgaz, 1944 yılında yayınladığı Sınıf isimli şiir kitabının adı “toplumsal sınıflar”ı ve sol görüşü çağrıştırdığı ve üstelik kapağı da kırmızı olduğu gerekçesi ile yasaklanmış, yazar ise altı ay hapse mahkûm edilmişti. Sabahattin Ali'nin Sırça Köşk'ü, Can Yücel'in Rengahenk kitabı, Adalet Ağaoğlu'nun Fikrimin İnce Gülü romanı, Nazım Hikmet'in yasaklanan şiir kitapları, Pınar Kür'ün romanları... Örneklerimiz ne yazık ki sayıca fazla. Son yıllarda ise yasaklı kitaplardan söz açılınca aklımıza Ahmet Şık'ın 2011 yılında henüz basılmamış kitabına el konulması (ki bu kitap daha sonra sanal ortamda Dokunan Yanar başlığı ile yayımlandı) geliyor. Ne diyebiliriz ki? Türkiye'de de Yasaklı Kitaplar Haftası olsaydı, bir hafta boyunca yayınevleri, eleştirmenler ve okurlara bol bol malzeme çıkardı muhtemelen.
Yeni yorum gönder