Kitap uyarlamalarını seviyor olabiliriz, ancak bu yazarlarının da sevdiği anlamına gelmez. Bazı yazarlar kitapları beyazperdeye aktarıldığında hayal kırıklığına uğramışlar. İşte bunlardan 11'i aşağıda duruyor:
Disney'in Mary Poppins'i çocukluk anılarımız içinde neşeyle andığımız çizgi filmlerden olabilir. Yazar P. L. Travers içinse adeta yüzüne çarpan bir tokat gibi olmuş. Senaryo onayı almak şöyle dursun, yazarın düzenlemelerine bile kulak asılmamış. 65 yaşındaki Travers, filmi izlerken zamanının çoğunu ağlayarak ve bir daha Disney'den gelecek bütün teklifleri geri çevirmeye yemin ederek geçirmiş.
Stephen King, Stanley Kubrick'in uyarladığı Cinnet filmini beğenmediğini söylerken muhtemelen utancından iki büklüm olmuştur. “Kubrick'in işlerini uzun zamandır hayranlıkla takip ediyordum ve büyük beklenti içindeydim. Ancak sonuç benim için ne yazık ki tam bir hayal kırıklığı oldu. Kubrick, Overlook Oteli'nde bir yaratık olabileceğine inanmadı. İnanmadığı için filmi başkalarına da inandırıcı kılamadı” dedi. King, aynı zamanda Jack Nicholson'ın performansını da beğenmediğini söylemişti.
Vampirle Görüşme filminin kastı tamamlandığında yazar Anne Rice'ın ilk yorumu, Tom Cruise'un onun vampirine hiç benzemediği oldu. "Kast çok 'tuhaf'. İşlerin nasıl yürüdüğünü kestirebilmek çok güç" diyerek ağır sitemlerde bulundu. Filmi izledikten son Cruise'un performansını beğenen ve onu bizzat tebrik etme nezaketini gösteren Rice, hala Facebook'taki fanlarına kitabını çarpıtan bu filmleri izlememesini söylüyor.
Film yapımcılarına not: projenin akıbeti belli olmadan yazarı sinirlendirmeyin. Winstron Groom, kendi oluşturduğu dilden ve cinsellik ögelerinden arındırılan Forrest Gump'tan hiç memnun kalmadı. Filmin sonrasında verdiği röportajda "Asla birinin, hayatınızı film yapmasına izin vermeyin. Doğru ya da yanlış yapması önemli değil," dedi.
Clive Cussler'ın Dirk Pitt öykülerinin bolca hayranı var. Ancak Clive Cussler bunlardan biri değil. 2005'te vizyona giren Sahara adlı filmin başrollerinde Matthew McConaughey ve Penelope Cruz bulunuyordu. Film konusunda ortak bir karara varamayan Cussler ve yapım şirketi, maddi konularda da anlaşamamışlardı.
Gönülçelen ve Franny ve Zooey adlı uyarlamaları beyaz perdede görememizin bir nedeni var. 40'lı yılların başında J.D. Salinger, Uncle Wiggly in Connecticut (Wiggly Amca Connecticut'ta) adlı kısa öyküsünün My Foolish Heart (Budala Kalbim) adıyla beyaz perdeye aktarılmasına razı olmuştu. Bu aşk hikayesinin katledilmesinden sonra çok incinen Salinger, bir daha asla kitaplarının uyarlanmasına razı olmadı.
Otomatik Portakal filminden nefret eden tek kişi kitabın yazarı olan Anthony Burgess değildi. Sonraları yazar, senaryosuna herhangi bir katkıda bulunmadığını söyleyerek kendini akladı. "Benim en çok, belki de tek tanınan kitabım olan Otomatik Portakal'ı uyarlamak için çeyrek asır önce kapımı çaldıklarında, taslağında seks ve şiddetten başka bir şey içermeyen senaryoyu yazmayı reddetmiştim. Film, okuyucuların kitabın neden bahsettiğini daha iyi anlamaları için olmalı. Kitabı çarpıtmak için değil. Böyle olacağını bilseydim bu kitabı yazmazdım."
Bret Easton Ellis, hiçbir kitabının sinema uyarlamasını beğenmedi (belki Çekim Kuralları bunun dışındadır). Daha sonra 2009 yılında The Informers (Bilgilendiriciler) adlı filmin ekibinde çalıştı ancak “Bu film birçok nedenden dolayı iyi gitmedi, ancak benimle ilgisi olduğunu sanmıyorum” dedi. Ellis Amerikan Sapığı'nın uyarlanmasına hiç sıcak bakmamıştı. “Bence sinemaya uyarlanmasına gerek yok. Amerikan Sapığı'yla ilgili problem, onun sadece roman olarak düşünülmüş olmasıdır. Edebi halinde hikayenin merkezinde sözüne güvenilmez bir anlatıcı var. Ancak film versiyonu cevaplara dayanıyor, sürekli cevap veriyor. Bence bu cevaplardan dolayı kitap cezbini kaybetti.”
Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabının devamı olan Charlie'nin Büyük Cam Asansörü'nün neden uyarlanmadığını hiç düşündünüz mü? Çünkü Roald Dahl ilk kitabının film versiyonunu "köhne," Gene Wilder'ın Willy Wonka performansını "fiyakalı" ve "canlı," yönetmeni ise "yeteneksiz" ve "anlayışsız" buldu. Yazar Dahl, bu tecrübeden sonra bir daha hiçbir kitabını bir film yapımcısının eline vermeyeceğine, en azından yaşadığı müddetçe bunun olmayacağına dair ant içti.
Guguk Kuşu filmi Academy ödüllerinin hepsini silip süpürmüştü (En iyi film, En iyi yönetmen, En iyi aktör, En iyi aktris, En iyi senaryo). Ancak yine de bu başarı yazar Ken Kesey'i etkilememiş olacak ki filmle ilgili görüşleri oldukça olumsuzdu. Çekimlere başlanmadan önce prodüksiyon sürecine katılacağı planlanmıştı ancak yazar ilk iki haftadan sonra sürece devam edemeyeceğini açıkladı. Yazar uzun zaman sonra filmi bile izlemediğini, çünkü aktör Chief Bromden'la bakış açılarının uyuşmadığını söyledi. Eşi daha sonraları filmin çekilmesinden dolayı yazarın memnun olduğunu belirtti.
Richard Matheson, 1964 yılında Ben, Efsane! adlı filminin uyarlamasına çok kızmıştı. Yazarın ilk uyarlaması olan Dünyadaki Son Adam filminin başrolünde Vincent Price bulunuyordu. "Hikayemi az çok takip etmelerine rağmen Dünyadaki Son Adam filmi benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Vincent Price'ı çok severim ancak bu filmde kendisine yanlış rol verildiğini düşünüyorum. Yönetmenliğin de zayıf olduğunu düşünüyorum."
Çeviren: Ceren Kavak
Bildiğim kadarıyla Ursula K. Le Guin de "Yerdeniz Büyücüsü"nün sinemaya uyarlanmış halini hiç sevmemişti. Konuyla ilgili kendi web sayfasında bir açıklaması vardı hatta...
Yeni yorum gönder