Yazarlar
Ertuğrul Emin Akgün
Tüm Yazıları
Tüm kurmaca eserler biraz acemilik ürünüdür. Bu metinlerle bağlantılı bir durum değil. Ne kadar emek harcasanız, titizlikle uğraşsanız da üslubunuz, hikayedeki öncelikleriniz zaman içinde değişecek. Üstüne üstlük arayış peşinde bir yazarsanız yani her yeni öykünüzde aynı, o çok iyi bildiğiniz, ezberlediğiniz numarayı çekmiyorsanız bu acemilik serüvene dönüşüyor.
Kurmaca üreten bir yazarın yeni çıkan kitabından ne bekleriz? Birden fazla cevabı var bu sorunun: Yeteneklerini sivriltmesi, bizi yeni buluşlara götürmesi ya da çok sevdiğimiz ve alıştığımız üslubuyla yeni bir hikâyeye sürüklemesi. Her okurun, her yazar için farklı cevapları vardır mutlaka. Gölgesiz Matiz hakkında bir yazıya başlarken ben de kendi yanıtlarımı arıyorum.
İlk karşılaşmamızda ne benim henüz yayımlanan bir metnim vardı ne de Aykut Ertuğrul’un ilk öykü kitabı raflara düşmüştü. Yayın yönetmenliğini üstlendiği “Ğ” dergisine değerlendirilmesi için gönderdiğim bir öyküyle başlayan edebiyat sohbetimizde yılları devirdik. Sanırım en kıdemli okurlarından biriyim. Bir eleştiri yazısına da bu kadar duygusallık yeter.
Güray Süngü’nün yeni romanı masamda duruyor: Az Kalan Gölge. Kapakta bir yük gemisi. Macera. Yolculuk. Gölge kelimesi güneşi işaret ediyor, engeli çağırıyor. Koyu renkli. İlk sayfayı açar açmaz edebiyatın iki yolu beliriyor. İki çeşit metin. Her şeyi anlatan ya da anlatmadıklarının peşinde koşturan. Parçalı bir roman. Bir otobiyografinin peşindeyiz. Doğru ya da yanlış.