Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç. Fiziksel olmayan öz, yani ruhun biyolojik ölümden sonra tekrar farklı bedende yeni bir hayata başlaması özellikle merkezi ve detaylı olarak Budizm, Hinduizm, Jainizm gibi Hint dinlerinde görülüyor. Ancak ruh göçü inancını sadece bu dinlerle sınırlayamayız, öyle ki Sokrates, Platon gibi bazı filozofların yeniden doğuş düşüncelerini yahut bazı dinlerde bu kavrama doğrudan inanç olmasa bile atıfları görüyoruz. Hatta farklı bedende yeniden hayata dönmeye Nors Mitolojisi’nde dahi rastlanıyor. Kısacası dünyadaki birçok insan bu görüşe tarih boyunca inanmış, hatta günümüzde de bu sayı oldukça fazla.
Şahane Bir Kitap
Şahane Bir Kitap
Yorumlar
Yorum Gönder
Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları
Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.
Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.
Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.
Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.
Yeni yorum gönder