Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

Yol hiç bitmez, uzar gider...




Toplam oy: 1039

Bu hafta sizlere şahane bir kitaptan değil, şahane bir “dizi” kitaptan söz edeceğim. Geçtiğimiz ay sessiz sedasız yayımlanmış, yaz tatili gezi kitapları arasında kalıp gözden kaçırılmaması gereken  “beş” kitaplık bir diziden: “Gezginler İçin Unutulmaz Yolculuklar”,  “Gezginler İçin Unutulmaz Şeyler”,  “Gezginler İçin Unutulmaz Yerler”,  “Gezginler İçin Unutulmaz Yürüyüşler” ve “Gezginler İçin Unutulmaz Adalar”.

BBC’nin hazırladığı bu beş kitaplık diziyi Boyut Yayın Grubu,  Ayça Sabuncuoğlu, Seçkin Selvi, Celal Üster çevirileriyle ve yine Celal Üster’in dizi editörlüğü ile Türkçeye kazandırmış. Yani yabana atılmayacak bir birleşimin eseri söz konusu kitaplar. İçlerinde yer alan büyüleyici fotoğraflara iyi baskı kalitesi de eklenince, hepsi ayrı ayrı “unutulmaz” oluyorlar.

“Dünya bir kitaptır, hiç seyahat etmeyenler yalnızca bir sayfasını okumuş olurlar” diyen eski bir bilgenin sözlerini hatırlayarak başlıyoruz yolculuğa. Daha doğrusu “Gezginler İçin Unutulmaz Yolculuklar”a… Dizinin bu kitabıyla birlikte diğer iki kitabını da kaleme alan Steve Watkins ile Clare Jones, seyahat etmenin inanılmaz olanakları olan günümüzde zorlu yolculuklara çıkmayı göze alan iki gezgin. Ama zorlu yolculuk derken yanlış anlaşılmasın, onların bize önerdikleri gezilerdeki amaç, kimsenin ayak basmadığı yerlere gitmeye çabalamak, illa ki vahşi hayvanlarla yüz yüze gelmek ya da olağanüstü bir yeri görebilmek için saatler boyu aç susuz ilerlemek değil. Sadece zaman zaman uçak yerine tren yolculuğunu, karayolu yerine deniz yolunu ya da bazı bölgelerde araba yerine bisikleti öneriyorlar. Varılacak yerden ziyade, varılacak yere giden yolun, yolculuğun da ne kadar önemli olduğunun altını çiziyorlar. Herkesin, ortalama bir ücret karşılığı ve en fazla iki haftalık bir izinle kolayca ulaşabileceği güzergahlar onların seçimleri. Kısacası her anlamda gidilesi, görülesi yerlere yönlendirirken “tatil” anlayışımızı da kökünden değiştirmemize yol açıyorlar. İşe zaten her yıl yaptığınız “güneyde bir plajda yatmak, yatmak” ekseninden çıkmakla başlayabilirsiniz, mesela Patagonya’da buz üstünde trekking yaparak, belki İpek yolunun en keyifli bölümü olan  Pekin’den Semerkant’a uzanan yola düşerek ya da kimbilir İngiltere’nin göller yöresinde İngiliz şair William Wordsword’ün izinden iki haftalık uzun bir yürüyüşe çıkarak…

“Gezginler İçin Unutulmaz Yerler” ile “Gezginler İçin Unutulmaz Adalar” ise gezi yazarı ve fotoğrafçı Steve Davey’in elinden çıkma iki çalışma. Davey için unutulmaz yer demek, varlığını öğrendiğiniz anda oraya gitmeden duramayacağınız yer demek. Zira “unutulmaz yerler”de de sanatçının belleğine kazınmış işte bu türden 40 farklı yer var.  “Unutulmaz adalar” ise 11 ay gibi kısacık bir sürede gezilmiş 40 tane adaya dair bir çalışma. Bu kitapta yer alan adaların hiçbiri dizinin diğer kitaplarında yok. Bali’den, Florida’nın yassıadalarına, el değmemiş son Yunan adası Amorgos’dan İskoçya’daki Vanatu’ya, hangisini seçerseniz şeçin gitmek için, benliğinizin adasını bulmaya dair atılmış bir adım olacaktır, hiç şüphesiz.

Seyahat dediğimiz şey temelde insanın eline bir sopa alarak evinden öteye yürümeye başlaması değil midir? Dolayısıyla dizinin kitaplarından birinin “Gezginler İçin Unutulmaz Yürüyüşler” olması son derece olağan. İşte sizi iki haftalık bir yürüyüşe çıkarmanın en ikna edici cümlelerinden bir seçki:  “Şafak yavaş yavaş Himalayalar’a sokulurken teraslı çay plantasyonlarının tepesindeki, dünyanın en yüksek zirvelerinden oluşan müthiş bir amfiteatr hayat buluyor. Kangchenjunga, Lhotse, Makulu ve en büyükleri Everest’in karlı kaplı yüzeylerine, sabah ışığının hafif pembe ışıltısı vuruyor. Profesyonel bir dağcı değilseniz, Hindistan Himalayaları’nın eteklerindeki tepeciklerin arasında yapılan yürüyüş, bu heybetli zirveleri görmenin en iyi yollarından biri…”

Ve “Gezginler İçin Unutulmaz Şeyler”… Bu kitap Steve Watkis ile Clare Jones’un bir ömür boyu yaptıkları gezilerin bir derlemesi niteliğinde…Tunus’ta Sahra Festivali’ne katılmayı, Vietnam’ın çeltik tarlalarını bisikletle gezmeyi, cenneti Maldivler’de bulmayı, Girit’teki yaban çiçeklerini keşfetmeyi, Moğolistan’da “Cengiz Han Savaşçı Eğitimi”ni almayı, İzlanda’nın termal kaplıcalarında yüzmeyi ve daha 34 unutulmaz şeyi hayata geçirmeyi öneriyorlar.  “Gezginler İçin Unutulmaz Şeyler” dizinin en ilgi çekici çalışması. İki müzmin gezginin kişisel tercihlerini bire bir yansıttığı için ya da nerede ne yapılmasının daha keyifli olacağını açıkça dile getirmeleri nedeniyle... Dizinin tüm kitaplarında olduğu gibi burada da gidilecek yerlere dair bağlantı kurulacak kişi veya şirketlerin telefonları, internet adresleri ve ulaşıma dair gerekli bilgiler mevcut. Kısacası oturduğunuz yerden kalkmayı kafanıza koyduysanız, yola çıkmanız için hemen her şey önünüze seriliyor. Yeter ki siz kovuğundan çıkmaya niyetlenmiş bir hobbit olun… Dünyanın yolu önünüzde hiç bitmiyor, uzayıp gidiyor…

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.