"Diktatörlüğümüzü kurmamız için ne yapmamız gerekiyor?"
Bu soru Hitler'e yazıların mektupların birinden alıntı. Alman halkının Hitler'in diktatörlüğünü kabul edecek bir noktaya kadar sürüklenişinin canlı belgesi adeta. İş işten geçtiğinde, her şeyi anladıklarında "eyvah" demeleri işe yaramıyor, kendi elleriyle sonlarını hazırlıyorlar deyim yerindeyse.
Hitler'e Mektuplar savaş öncesinde ve yenilgi sonucunda Hitler'e gönderilmiş mektupların bir derlemesi. Bu mektuplar kurumlardan, yetişkin insanlardan ve hatta çocuklardan gelmiş. Daha doğrusu çocuklar kullanılmışlar diye tahmin ediyorum, hala kullanılmıyorlar mı? Her alanda çocuklar yetişkinlerin yapmak istediklerinin önüne bir perde gibi sürülmüyor mu?
İnsanların Hitler'i özel meselelerini bile paylaşacak kadar sevdiklerini görüyoruz kitapta. Hitler'in düşüncelerinin nasıl yaygınlaştığını görüp dehşete kapılıyoruz.
"Yahudilere karşı savaşımız" diyerek sahiplenmişler Hitler'in ideolojisini.
Elbette bir kahin gibi geleceği görenler de var. Örneğin Ludendorff isimli biri mektubunda "ileride Alman halkının tarihi kaleme alındığında, sizin devlet başkanlığınızın son dönemi Alman tarihinin en karanlık dönemi olarak tasvir edilecektir" diyor. Alman halkının mutsuz olduğunu belirtiyor. Mektubun sonrasında kitabın yazarı Henrik Eberle "halbuki Alman halkı o dönemde mutsuz değildi" demiş.
Görülen o ki gerçekten Alman halkı mutsuz değil o dönem. Bir mektupta şöyle yazılmış: "İş arkadaşım eskiden komünistti, gelecekte kendisiyle tek kelime etmeyeceğime yemin ederim..."
İnsanlar Hitler'i desteklerken arkadaşlarını gözden çıkarıyor görüldüğü gibi. Hitler'in popülerleştiği 1935 yılında yüz mektuptan yalnızca bir tanesinin eleştiri niteliğinde olduğunu belirtiyor yazar.
Önemli bir rakam kuşkusuz, Hitler artık "führer" olma yolunda. Tabii bunun sonucunda kaçınılmaz olarak kızlar da ayrı bir ilgi göstermeye başlıyor Hitler'e. Bir mektupta Elisabeth J. isimli kişi "sizi görmeme lütfen izin verin, lütfen lütfen..." diye yalvarıyor.
1939'da Hitler'in doğum günü resmi tatil ilan ediliyor. Bir takım çocuk Hitler'den vaftiz babaları olmasını istiyorlar.
Kısacası Hitler'in otoritesi ülkeye karşılıklı rızayla gitgide daha fazla yerleşiyor ve savaşa doğru "istekli" bir gidiş başlıyor.
Kitapta Türkiye'yle ilgili bir mektup da var, o mektubun sahibi bir kahin. "Türkiye haritadan silinecektir" diye bir kehanette bulunuyor ve tabii ki bu kehaneti gerçekleşmiyor. Hitler'in kehanetlere aldırış etmediği belirtiliyor kitapta bu mektubun ardından. Niye aldırış etsin ki, zaten "tek adam" olmuş, her şey kendi elinde. Kehanetlere gerek yok Hitler için.
Dehşet verici ifadelere sık sık rastlıyorsunuz kitapta, "(Gerçek bir Alman) Yahudilerden nefret etme yüceliğine sahip olmalıdır" veya "Sesiniz adeta Tanrı'dan geliyor gibiydi..." bunlardan sadece iki tanesi. Savaşta yenilgi netlik kazandıkça mektuplar azalıyor, tebriklerin ve sevgi sözcüklerinin yerini talepler ve tavsiyeler alıyor. Bu talepler toplama kamplarından salıverilme, iş bulma, çalışma yeri değiştirme gibi birçok çeşit. Çoğunlukla kabul edilmiyorlar, bununla birlikte tavsiyeler değerlendiriliyor. Hitler'in nadiren bireysel cevap yazdığını görüyoruz kitapta, genellikle onun yerine bu görevi yapan insanlar var. Bunların hepsi kitabın sonunda incelenmiş ve önemli bir çoğunluğunun intihar ettiğini görüyoruz. Kalanlar savaş suçlarından yargılanıyor ve hapisten çıktıktan sonra yaşamlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Kitabı okurken o dönemi düşünerek bir ülkenin nasıl bir felakete kendi elleriyle sürüklendiklerini görüyorsunuz. Almanya'daki faşizmin iktidare gelişine tanıklık ediyorsunuz ve hepsi gerçek belgeleri okurken yazılanlara şaşırıyor, üzülüyor, korkuyorsunuz. "Ya bir daha olursa" diye...
Yer yer mektuplar benzer olduğundan sıkılmanız da olası, fakat tarihi niteliği olduğundan benzer de olsa mektupların kitapta sergilenmesi önemli.
Hitler'in neden böyle bir şey yaptığını anlamak, savaşa nasıl karar verdiğini görmek istiyorsanız elbette bu kitap doğru seçim değil. Fakat Almanya'nın bu talihini kendisinin belirlediğini görmek açısından faydalı. Demokrasinin sadece seçimle olmadığını fark etmek için de aynı şekilde.
Hitler'e Mektuplar, Hitler'in Alman halkının lideri haline gelişinin belgeseli denilebilir arka kapakta söylendiği gibi, Hitler'e yazılan şiirleri, düzülen methiyeleri görüp ders almak gerekli bu "korkunç destandan."
Yeni yorum gönder