Fatih Altaylı geçenlerde İlber Ortaylı´ya sormuştu: "Roman şeklinde tarih olur mu?" diye. "Adam gibi yazılırsa tabi ki olur!" demişti İlber Hoca.
İşte adam gibi bir tarih romanı!
Romandaki felsefi kırıntılar (düşlerin gerçekliği gibi) yalnızca kurgusal amaçla kullanılmışlar.
Temel olarak okuyucunun, bu kadar tarihsel detaya (topların, ilaçların, dilenci hastalıklarının cinsleri gibi) nasıl olup da hakim olabildiğine şaşırması gerekir. Ve tüm bu detayların nasıl olup da bu kadar okunur ve akıcı bir şekilde sunulabildiğine....
Önsöz´de Hulki Aktunç´un dediği gibi, yazarın kaç bin tane kitap okumuş olabileceğini hayal etmekten başka çare yok sanırım....
Yeni yorum gönder