Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
Alice, harika sandığı dünyaya uzanan macerasında simetrinin tüm nimetlerinden yararlanır; karşılaştırma ya da yüzleştirme kimyası diyemeyeceğimiz, izotop olmayı reddedip izomerlik seviyesinde bir kafa bulantısı yaratma ve buradan elde edilen hayal paradokslarıyla “gerçek hakkında bilemediklerimiz” listesi oluşturma çabası, Alice’i bin türlü acayip yaratıkla buluşturur.
//php print_r ($fields); ?>
"Kol kırılır, yen içinde kalır." Dışarıdan reklam filmlerindeki kadar mutlu mesut görünen ailelerin "içini bilemezsin" denilen içi deşildiğinde, karşımıza çıkanlar, yine bu güzel atasözümüze işaret eder. Burjuva olsun, işçi sınıfı olsun bütün aileler Tolstoy'un Anna Karenina'sının efsanevi başlangıç cümlesi gibidir.
//php print_r ($fields); ?>
Şu aralar aşıldığına dair akademik dedikodular dolaşsa da biliyorsunuz ki evrendeki en hızlı hız, ışık hızı. Işık hızı, en hızlı hızdır; çünkü hiçbir ağırlığı yoktur. Varlığı ışıktan damıtılan insanoğlu, evrim yolculuğu Homo Sapiens’e ulaşır ulaşmaz orada durmuş ve atası ışıkla güreşmeye başlamıştır. Neden ışık hızına ulaşmak istiyoruz peki?
//php print_r ($fields); ?>
Oscar ödüllü yönetmen Neil Jordan, film kariyerine atılmadan önce anlatı sanatıyla uğraşan tüm genç İrlandalılar gibi kendine bir edebiyat kariyeri çizmek istiyordu.
//php print_r ($fields); ?>
Biz çocukken, işaret parmaklarını birbirine değdirerek zamanı durdurabilen bir kız hakkında bir dizi vardı. Annem, bu bizim gençliğimizdeki Samantha'nın taklidi derdi. O da burnunu oynatarak minik büyüler yaparmış. Elimde ters çevirince içinde kar yağan bir küre varmış, onun içinde de elinde kar yağan bir küre tutan bir kız varmış ve onun içinde de başka bir kız...
//php print_r ($fields); ?>
Ömer Ayhan’ın ikinci romanı Şehrazat, The East (İranlı anneden doğma ABD’li yönetmen Batmanglij’nin 2013 yapımı) filmine atıfla “Her şey ya öldü ya da ölüyor” epigrafıyla başlıyor. Bir bölümde Sinema Delisi Kız karakteri, “Prenses Şehrazat Avrupalı olsa geldiği yer pekâlâ Venedik olabilirdi,” diyor.
//php print_r ($fields); ?>
Sürtük kimdir? Kime denir? Çoğu kere hareketli bir cinsel yaşamı olan ve sık partner değiştirebilen kadınları aşağılamak ve yaftalamak için kullanılan bu sözcüğün olumlu bir anlamı olabilir mi? Etik Sürtük kitabının yazarları Dossie Easton ve Janet W. Hardy öncelikle sürtük kavramını ters yüz ederek işe başlıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Stanislaw Lem'i, 20. yüzyıl Batı “uygarlığı”nın hedef tahtasına yerleştirip ıskaladığı dâhiler listesine yazabiliriz. Bir yandan kendisinin bile farkında olmadığı Yahudi kökeni nedeniyle Nazilerin hedefi olacak, öte yandan 2. Dünya Savaşı sırasında Polonya'nın Sovyet işgali sırasında “burjuva”lığı nedeniyle Politeknik'te eğitim yapmasına izin verilmeyecektir.
//php print_r ($fields); ?>
İngiliz yazar Tarquin Hall, Vish Puri polisiyelerine Kayıp Hizmetçi Vakası ile 2009 yılında başlamış. Ardından Gülmekten Ölen Adam Vakası (2010) ve Praise for The Case of the Deadly Butter Chicken (2012) yayımlanmış. The Case of the Love Commandos isimli dördüncü macera da geçen sene içinde okuyucuyla buluşmuş.
//php print_r ($fields); ?>
Hayatın büyük bir boşluk olduğu hissi, insanın kendini kendiyle karşı karşıya getirdiği en büyük imtihanı olmalı. Hal böyle olunca neye ihtiyaç duyuyorsak, cevaplarımızın içini onunla doldurmak mümkün. Tanrının işaretlerini aramak, hazzın tadını çıkarmak, zengin olmak, aşkı ya da komployu tasarlamak…