Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
José Saramago (Azinhaga, 1922) yeni bir roman yayımladı. İsmi “Las Intermitencias de la Muerte”. Bu kitabının Nobel’den beri yazdığı en iyi eseri olduğunu düşünüyor.
//php print_r ($fields); ?>
İki genç balık birlikte yüzüyorlarmış. Yanlarından geçen yaşlı bir balık başıyla onlara selam verip, “Günaydın çocuklar. Su nasıl?” diye sormuş. Biraz daha yüzdükten sonra genç balıklardan biri diğerine dönmüş ve sormadan duramamış:
“Su da neyin nesi?”
Son zamanlarda sıklıkla duymaya başladık: Ölümden önce hayat var mı?
//php print_r ($fields); ?>
Görünmeyen, dünyadaki birçok eleştirmen tarafından yılın en iyi romanları arasında sayılmakla kalmadı, birçok eleştirmen tarafından Paul Auster’in en iyi romanı olarak kabul edildi.
//php print_r ($fields); ?>
“Uzun zamandır bu konu hakkında iyi bir roman okumamıştık,” diyebileceğiniz başlıklar vardır: İkinci Dünya Savaşı, kedilerin gizli hayatı, işgal altındaki İstanbul veya takıntılı aşk ilişkileri. Ancak porno endüstrisini bu listeye eklemek pek az kişinin aklına gelir. En son ne zaman bu konuda, porno hakkında bir roman okumuştunuz? Hem zaten nedir ki bu sözcüğün, pornonun anlamı?
//php print_r ($fields); ?>
Benim tarihin insanlara acı çektiren kısmıyla kurduğum ilişki “Bir insan bunu neden yapar ki” ve “Neden kimse engel olmadı” cümleleri etrafında döner. Tarihsel sürece bütünüyle hâkim olmak isterim. Yeterli akademik alt yapıya sahip olmadığımı düşündüğüm için zekice yazılmış ve olayların iyi analiz edildiği ancak kolay okunan metinleri tercih ederim.
//php print_r ($fields); ?>
"Freud'un kitapları çok ağır, hiçbir şey anlamıyorum", "Psikanaliz hep böyle sıkıcı mı?", "Psikanalizi anlatan kitapların dili hep böyle karmaşık olmak zorunda mı", "Psikanalizi çok merak ediyorum ama okudukça kafam karışıyor" gibi cümleleri birçoğumuz duymuş veya içimizden geçirmişizdir.
//php print_r ($fields); ?>
Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.
//php print_r ($fields); ?>
Dedikodu ruhun gıdası. Akıllarda yer etmiş bir eserin oluşumunu açık eden bir metinle karşılaşmak da ucundan köşesinden edebi dedikoduya girdiğinden bünyeye yararlı.
//php print_r ($fields); ?>
Ne “Handan” ne “Ateşten Gömlek”, ne “Vurun Kahpeye” ne de Sinekli Bakkal... Televizyon yapımcıları Halide Edip Adıvar’ın dizi film yapmak için en uygun romanını seçmişler, yani Kalp Ağrısı’nı.
//php print_r ($fields); ?>
Verili bilgilerden, 'a priori'lerden siz de benim kadar nefret eder misiniz? Güzel! Oturun öyleyse azizim, anlatacaklarım var size. Buyrun şöyle geçin, çekin bir sandalye.