Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

En çok okunanlar  

Dosya


Merak Bir Devrimcinin Hazırlığıdır; Kırk Hadis’ten Bize Kalan

On yıl önceydi galiba, yağmurlu bir Üsküdar gecesinde, gri paltosunun iç cebinden bir silah gibi çekip, büyük bir iştiyakla yüzüme doğru uzatmıştı, net olarak hatırlıyorum. Uzatmış ve şöyle demişti; “Çok fena metin, içer gibi okumalı bunu.” Eski bir dostumdan bana kalan o taze hatıra, sayfaları hafifçe katlanmış kitap, namlusu bana doğrultulmuş halde elimdeydi artık.


Erken göçmüş bir yazarın Evrâk-ı Metrûkesi

Türkçemizde çok güzel, belki birazcık da eskilerde kalmış bir terkip vardır: Evrâk-ı metrûke. Metrûk (e), “terk edilmiş” demektir. Evrak ise “yaprak, kâğıt” anlamındaki “varak” kelimesinin çoğuludur. Kısaca ve kabaca, “(ölmüş birinden) geriye kalanlar” anlamında kullanılır evrâk-ı metrûke tamlaması.


‘’Aşırılıklar Çağın’’da Aşkın Bir Ruh: Simone Weil

Yıllar evvel, kendi küçük yörüngesinde dönen küçük bir benken keşfedilmeyi bekleyen incelikleri tanımlama hevesiyle yola çıkmış; kâşifi olduğumu sandığım şeylerin başka dillerde karşılığı olduğunu öğrenmiş, üzülmüştüm.


True Detective’in Senaristi İftiharla Sunar: Galveston

Dev meşe ağaçlarının gölgelediği asırlık malikâneler, unutulmuş kasabalar, bataklıklar, sıcak hava, köleliğin her yere sinmiş acı kokusu, sapkın cemaatler, suç ve gizem; güneyin en derinine hoş geldiniz. “Southern Gothic” (Güney Gotiği), Amerika’nın “Deep South” olarak tabir edilen güney eyaletlerine özgü bir alt tür.


John Berger’dan Manzaralar

20. yüzyılın sadece en önemli sanat eleştirmenlerinden biri değil aynı zamanda en önemli entelektüellerinden biri ve iyi bir hikâye anlatıcısı olan John Berger, 2 Ocak 2017 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Ölümünden kısa süre önce yayımlanan Portreler ve Manzaralar kitapları önce Portreler ve bir süre sonra da Manzaralar olmak üzere Metis yayınları etiketiyle ülkemizde de yayımlandı.


''Fransızca öğrenmeyi asla başaramadık''

Iris Radisch, Andreas Maier’in Die Familie (Aile) kitabını anlatırken söze altmışlı ve yetmişli yılların Alman çocukluğunda, okuldaki toplama kamplarındaki ceset-bedenler, gözlükler ve saçlarla siyah beyaz filmleri düzenli olarak izlemek gerektiğinden bahsederek başlıyor (Die Zeit, 4 Temmuz): “Evde genellikle bunun hakkında kimseyle konuşamazdınız.


Aşırı yakın inanılmaz uzak

Hayatta olduğu gibi anlatılarda da anlamı üreten ikiliklerdir. Bilgi, bilen ile bilinen arasındaki ilişkiden doğar; ilişki için de en az iki şey gerekir, kıyas yapmak için iki şey arasında karşıtlık ya da benzerlik bulmak gerekir. Dramatik kurgunun belkemiğini oluşturan çatışma için de bir ikilik ya da ikilem lazımdır. Tragedyalar aklıyla kalbi arasında kalanları yazar.


Körler Ülkesi

Daha çok Dünyaların Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau’nun Adası, Zaman Makinası gibi bilim kurgu ve fantastik romanlarıyla tanınan H. G. Wells (1866-1946) öyküleriyle de bu türün iyi örneklerini vermiştir. Fantazya ve bilim kurgu türünde insan doğasına ilişkin ütopya ya da distopya eserler kaleme alan H. G. Wells, aldığı biyoloji eğitiminin gerçeklerini hikâye ile örnekledi.


Çocukluğun Ameliyat İplikleri

Hangimiz unutabiliriz, hayatımızda
en az bir kez var olmuş çocukluğu?
Hangimiz unutabiliriz, büyüdükçe
yas tutmuş, canı yanmış suçsuzluğu?

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.