Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

En çok okunanlar  

Eleştiri


Devrimin arka sokakları

Yakın zamanda Che Guevara, ülkemizde trajikomik bir tartışmayla gündeme gelmişti. O ve arkadaşlarının sırtlandığı devrimi “terör eylemi” olarak yansıtmaya çalışan küresel akımın kötü kopyaları, Che’yi itibarsızlaştırmaya uğraşmıştı, ama nafile. Che ve arkadaşlarının nerede durduğunu, ne yaptığını gayet iyi bilen ve aktaran büyük bir kitle var çünkü.


BaşkaDünyalar // Aynı dili konuşmak

China Miéville –okurlarının da bildiği gibi– eserlerinde politik duruşunu sergiler, “öteki” kavramını irdeler, modern insanın, uygarlığın sıkıntılarını başka dünyalar üzerinden anlatır. Elçilik Kenti, bu özelliklerin tamamını barındıran, bu yüzden de Miéville’in sadık okurlarını şaşırtmayan bir roman. Başka dünyalarla aynı dili konuşabilir miyiz?


Anlatıcı: Ölüm ve yaşam arasındaki iplik

Javier Marías’ın Yarın Savaşta Beni Düşün romanı şu cümleyle açılıyor: “Hiç kimse bir gün kollarında yüzünü bir daha asla göremeyeceği fakat adını hiç unutmayacağı bir kadının cesedini tutacağını aklından geçirmez.” Yeni tanıştığı evli kadınla akşam yemeği için buluşan Victor, hikayesine yaptığı bu başlangıçla daha ilk cümleden merakımızı uyandırmayı başarıyor.


Genç Capote’nin öyküleri

Yapıtları elden ele dolaşmış bir yazarın ilk yıllarına ait ürünleri, belli bir zaman sonra veya ölümünün ardından ortaya çıkmıştır çoğunlukla. Truman Capote’nin yazarlığının başlangıcından örnekler taşıyan öyküler toplamı Ateşteki Güve de işte böyle kitaplardan...


Baba, oğul, kutsal kuyu

Öfkeyle büyüyen çocuklar büyüdükçe kendilerini hep bir taraflarından çürütmeyi öğrenirler. Siz büyürken biri sizi tam manasıyla koşulsuz şartsız sevmediyse, sizin büyürken önce kendinizi sonra birini sevmeniz git gide zorlaşır. Sevmeyen sevilmeyen insan bayağılaşır, çürür.


Yeni Demokritos melankoliyi anlatıyor

17. yüzyılda yayımlanan ve kendinden önceki iki bin yılda melankoliye nasıl bakıldığını anlatan bir kitap düşünün. Bu kitap bir roman değil, bir şiir, bir hikaye hiç değil.


ÇizgiRoman // Gaiman masalları

Neil Gaiman, global dünyanın çoksatar yazarlarından biri. Epik dile olan hâkimiyeti, hikaye evreni kurabilme ustalığı, aktüelle mesafesi ve ölçülü muhalifliğiyle de uzun yıllar popülerliğini koruyacak, öyle anlaşılıyor. Genç kalabilen veya genç okura hikayeler anlatabilen bir yazar. Fantastik edebiyatın içinde kalarak korku türünün popüler referanslarını kullanıyor.


İyicil sihir

Kuşlar Yasına Gider’in anlatıcısı bir oğul. Tüm çocuklar gibi babasının hikayelerini merak eden, ellili yaşlarında bir oğul. Hepimiz gibi bir baba hikayeleri toplayıcısı esasında o da. Babayla, baba otoritesiyle “meselesi” olan roman kahramanlarından birisi değil ama. Sakin, beklemeyi iyi bilen bir hikaye toplayıcısı.


Hain kim, kahraman kim?

Türker Armaner’in edebiyat hayatı Kıyısız (1997), Taş Hücre (2000) ve Dalgakıran (2003) adlı öykü kitapları ile başlamıştı. İlk romanı Tahta Saplı Bıçak’ı ise 2007 yılında yayımladı. Sonra, yazmayı bıraktığını düşündürecek kadar uzun bir sessizlik dönemine girdi Armaner...


Unutuşun kolay ülkesi

Yekten söyleyelim; Yekta Kopan’ın öykülerinin toplandığı Sakın Oraya Gitme surat astıran, karamsarlığa boğduran, kötülüğün sıradanlığını yüzümüze vuran modernliğin rüzgarının ürpertisinin öykülerinden oluşuyor. Kitabın ilk öyküsü “Samodey” de bu yüzden önemli. Yavaş yavaş unutuşun karanlık kasabasına giden annesinin ardından hınçlı bir hesaplaşmaya girişen oğlun hikayesi.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.