Dosya Arşivi
Dosya
//php print_r ($fields); ?>
ADA: “Çocukluğumdan beri haritaya ne zaman baksam gözüm hemen bir ada arar; şehir, vilayet, havali isimlerinden hemen mavi sahile kayar… Robenson Kruzoe’yu okumuşumdur herhalde; unuttum gitti. Onun zoruyla mavi boyaların üstünde bir garip ada ismi okuyunca hülyaya daldığımı sanmıyorum. Romanlar yüzünden adaları sevdiğimi pek ummuyorum ama belki de o yüzdendir.
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Zabel Yesayan'ı niçin okuyorsunuz?
//php print_r ($fields); ?>
“İçinde şiirlerimin olduğu siyah bir defterim var,” diye yazmıştı Roger Waters, Pink Floyd’un 1979 tarihli The Wall albümünün “Nobody’s Home” şarkısında.
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Homeros'u niçin okuyorsunuz?
//php print_r ($fields); ?>
Kurşunlarla delik deşik olmuş, pala darbeleriyle örselenmiş, el bombalarıyla patlatılmış bir dünyada kim ayakta kalabilir? İşte buna da belki “halkların gizemi” denebilir. Çünkü insanlık, öyle ya da böyle, hiçbir savaşta yok olmadı. Doğal olmayan bir seleksiyon gerçekleştirilir, nüfus düşer ve düştüğü yerden de yeniden artmaya devam eder.
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz George Orwell'i niçin okuyorsunuz?
//php print_r ($fields); ?>
Avrupalı denizciler okyanusa açılarak –tesadüf eseri ilk adımda– keşfettikleri uzak diyarların tarihini silah zoruyla hiçe sayıp kendi kültürlerini dayatırken, anakıtaları muazzam iktidar savaşlarına, din çatışmalarına, mezhep kavgalarına sahne olmaktaydı.
//php print_r ($fields); ?>
Instagram denen sanal sergi salonunda herkes kendisini sanatçı olarak tanımlaya ve başparmak takipçilerince sanatçı zannediledursun, sanat, her zaman olduğu gibi ne zamanın içinde ne de büsbütün dışında yaşar. İstanbul Modern’deki Sanatçı ve Zamanı sergisi de Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, “Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında,” sözünü mihenk taşı bellemiş.
//php print_r ($fields); ?>
Bu yıl, 7-15 Kasım tarihleri arasında otuz dördüncüsü düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın onur konuğu ülkesi Romanya olarak belirlendi. Romanya, fuara “We owe you some words / Size sözcükler borçluyuz” sloganıyla katılıyor. Bu sloganın sebebi olarak da, Romen dilinde Türkçeden geçmiş pek çok sözcüğün bulunması ve iki dil arasındaki etkileşim gösterildi. Hiç kuşkusuz doğrudur...
//php print_r ($fields); ?>
Sanat, doksanlı yıllara gelindiğinde savrulduğu farklı köşelerden tek tek toparlanır ve yeniden hikaye anlatmaya çevirir yüzünü. Çevirir çevirmesine de, hâlâ bir karar verebilmiş değildir dünya: Hikayeyi izlemek ya da hikayeyi görmek mi daha etkilidir, yoksa okumak mı? Sanata edebiyat açısından baktığımızda en temel sorumuzdur bu.