ı. esmer bir çakmaktaşıyım hâlâ
affetsin beni günahlarım
bileklerimde giderek derinleşen kesik
sen ve solgunluğum; gökyüzü
ayın elinde büyüyen acım
bir sakarlığım ben diyorum
bir paltom bile vardı bir zaman
duymuyor kimse
biri sesleniyor ordan
-çık da eğlendir bizi
ıı. ah kime seslensem sen değilsin
ben burada
sesimde bozkırın nezaketi
bozkırın hıncı
kan ve bilgelik
ah bir yere döküldüm ki sonsuz
uzak desem, eski desem
ve sökülüp gelen ayrılık
tercih ve felaket
biri sesleniyor
-çık da avut bizi
ııı. ama bu sokak, bu arka bahçede
ağır ağır geçiyorum boşluğun içinden
ey boş odaların hıncı
çekmecelerin, rafların uykusu
ey yeni sözlerdeki buğu
içli adamların kaldırdığı cenaze
işte döndüm ve oturdum eski masama
pikapta “yalan dünya” her şey bomboş
çayda eski bir keder
havada gecenin huyu
biri...
ıv. biliyorum, iyi olmadı bu prova
biliyorum dört mevsim, bir yıl, kara proletarya
gurme mi olsam şimdi, kanaat önderi mi
ah cebimdeki çakıyla kazıdığım masal
ki acının sesi var, söylemiştim
bir alık yüzüyle geçtim salondan
ve unuttum ardımdan söylenenleri
taşa dönüştüm, yağmura ve kışa
üçünün de belleği yoktur diyorlar oradan
-hadi çık da unut bizi


Selim Temo (1972 Batman- Merîne): Türkiye’de dil göçleri galiba hiç bitmeyecek. Diller arasında eşitlik sağlansa bile yüzlerce yılın yasak birikimleri göçecek birbirine, kaçınılmaz. Bunun için şimdiden sıkı dil göçebeleri yetişiyor bu ülkeden. Bu göçebelerin içinde Selim Temo’nun özel bir yeri var. İki dilli yaşayan bir şairdir, yazardır, kültür kişisidir Temo. İngilizcesini saymadan iki dilli. Biri anadili olan Kürtçe, öbürü göçüp de şiirleriyle, yazılarıyla konuk olduğu, onurlandırdığı dil, Türkçe. Temo, anadilinden Türkçeye göçerken getirdiği o müthiş uğultulu şiirin yanında (uğultular ortasında kalmışlığını bilen bir şair) Kürtçe tarihinin en sıkı yapıtlarını da getirmiştir. Kürt Şiiri Antolojisi (2 cilt), alanında eşsiz bir eser niteliğindedir. Türkçede, yasaklardan dolayı çok geç okuduğumuz Mem-û Zîn’in (Mehmet Emin Bozarslan’ın cesareti ve emeği sayesinde) Kürtçeyi savunmasından sonraki topyekun kalkışmalardan biri olmuştur Temo antolojisi. Beş yıl süren bu yoğun emek hakkında şu bilgiyi vermiştim bir yerde: “Sümer edebiyatı üzerine bir dostuyla sohbet etmek isterken Muazzez İlmiye Çığ, “Sümerlerde edebiyat mı var?” şaşkınlığıyla karşılaşır. Bundan daha tuhaf bir sorunun ömrü çok uzun sürdü ve şuydu: “Kürtçe diye bir dil mi var?” Bu soruyu soranları dibinde bırakıp görünmez kılacak (ya da en azından utandıracak) boyutta Kürtçe yazılmış şiir birikimi var artık Türkçede. Mezopotamya’nın en eski halklarından olan Kürtlerin şiir birikiminden derlenmiş yoğun, özenli bir çalışmanın örneği bir antoloji var. Geç kalmışlığın kederini de faziletini de taşıyan, kendinden öncekileri de görmenin erinciyle hazırlanmış bir antoloji. Bu büyük edebi emeği, yazdığı zarif bir önsözle selamlayansa Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı Prof. Dr. Talat Sait Halman. Türkçenin dünyaca tanınmasındaki emeği asla unutulmaz bir edebiyat adamının, Halman’ın yazısı, zengin anlamları kadar gönül doyurucu da. “Dünya şiirinin ihmal edilmiş bir kesimini gün ışığına çıkarıyor” sözleriyle antolojiyi alkışlayan Halman, “Hayatta olsalar, Prof. Fuat Köprülü, Nazım Hikmet, Cahit Sıtkı Tarancı ve Aziz Nesin, sanırım, sevinirlerdi” diyor.”
Temo bu büyük çalışmayla da yetinmedi, Kürtçeden Türkçeye birçok çevirinin yanı sıra anadilinde şairliğini de icra etti. Kürtçe yazdığı şiirlerin değerini anlayacak durumda değilim ama onun dil duyarlılığını Türkçedeki kitaplarından biliyorum. Uğultular’dan, Ah Tamara’dan, Çiftlere Cinayetler Meseli’nden ve başkalarından. Kimsenin o ince alayından pay almadan kaçınamayacağı iğneli lirizminin etkisinden kendisi dahil herkesin yararlanmasını istemiş olmalı. Sartre’ın Fransa’ya karşı bağımsızlık isteyen Cezayir Savaşı sırasında söylediği, bugün de bir hakikat ve başkaldırı bayrağı olan (“Hepimiz katiliz!”) sözünün duygusunu hissetmemize bir cesaret olanağı yaratmıştır. Poetikasında şiirsel ve düşünsel özerkliği özenle korumasıyla da öne çıkan, sanırım bu yüzden kimseye yaranamayan aziz lanetliler arasına girmekten de asla kurtulamayacak olan Temo’nun edebi göçebelik üzerine kurulu kültürel serüvenlerinden, biz şiirle beslenenler, daha çok yararlanacağız, kuşku yok.

Yeni yorum gönder