Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Bellow'un Nobel konuşması: "Eleştiri bir ıslah yöntemidir"




Toplam oy: 1050

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi. Fakat Akademi, ödülü en az bu isimler kadar hak eden William Faulkner, Ernest Hemingway, John Steinbeck, V.S. Naipaul, Doris Lessing gibi birçok edebiyatçıyı ödüllendirdi.

 

Ödüle layık görülen edebiyatçılar da yazarın sorumluluklarına ilişkin konuştular. Peki, neler söylediler?

 

Bu soruya cevap olsun diye her hafta bir edebiyatçının, ödül töreni sırasında yaptığı konuşmayı yayınlamaya devam ediyoruz.

 

İşte, Saul Bellow'un ödül aldığı 1976 yılında yaptığı konuşma:

 

"İçimdeki çocuk mutlu, yetişkin ise şüpheli"

 

 

Majesteleri, Prens Hazretleri, Bayanlar ve Baylar,

 

Dünyanın üzerinde fikir birliğine vardığı pek az şey bulunsa da sanırım herkes Nobel Ödülü'nün taşıdığı önem konusunda hemfikir. Nobel Komitesi'nin farklı alanlarda ulaşılmış mükemmelliği takdir etmesini, ben kişisel olarak çok önemsiyor ve bu ödülü almanın onurunu, en derin şükranlarımla kabul ediyorum.

 

Başarının kokusunu almak gibi bir yeteneğim hiç olmadı. Fakat kitapları çok sevdim ve birkaç tane de ben yazdım. Bu kitaplar bilmediğim bir nedenden ötürü, epey ciddiye alındılar. Bundan elbette çok memnunum. Kimse umursanmamaya katlanamaz. Ancak daha ufak çaplı bir ilgili ve övgü ile de tatmin olabilirdim. Çünkü herkes tarafından övülmek beni biraz endişelendiriyor. Hemen kutsal kitaptaki o uyarıyı hatırlıyorum: "Herkes senin hakkında iyi konuşuyorsa, başına mutlaka kötü bir şey gelir." Tüm dünya hakkınızda fikir birliğine varıp, sizi benimsediğinde, sanki kayba giden bir kapı açılıyor. Halbuki çağdaşlarımın sıklıkla yanıldıklarını biliyoruz. Her zaman yanılmasalar da onların size ölümsüzlük bahşedemeyeceklerini arada sırada hatırlamaktan zarar gelmez. Ölümsüzlük tüyler ürpertici bir düşünce. Ve ben, mesleğimde ustalaşmaya daha henüz başladığımı hissediyorum.

 

Ancak tüm insanların hakkımda iyi konuşmalarından endişelenmeme de gerek yok. Uygar toplumlar, Nobel Ödülü'nden daha yüksek bir paye olmadığı konusunda hemfikirler; başka bir konuda hemfikir olduklarını söylemek ise güç. Dolayısıyla bu yüksek evrensel onay lanetinin üzerimde dolaşmasından korkmamalıyım. Neticede bir kitap yayımladığımda, eleştirmenler tarafından çoğunlukla yerden yere vuruluyorum. Bu hoşa gitmeyen ancak insanın kendini fazla yüceltmesini önleyen bir ıslah yöntemi.

 

Komite'nin kararı açıklandığında, basın mensupları hemen bana koştular (Ne heyecan verici bir olay!) ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmanın nasıl hissettirdiğini sordular. Ben de içimdeki çocuğun mutlu olduğunu (bunun tersi bir görüntü vermeme rağmen), ama yetişkinin ödüle şüpheyle yaklaştığını söyledim. İşte bu gece tamamen o çocuğun gecesi. Pazar günü kürsüde söyleyeceklerim ise daha içten olacak. Pazar günleri, karanlık tefekkürlere en uygun gecedir ancak bu Cuma gecesine içimdeki çocuğun sahip olduğu tartışılmaz bir gerçek.

 

 


 

 

* Çeviren: Elif İlik

 

* Diğer Nobel konuşmaları için tıklayınız.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.