Boris Vian’ın yıllar içinde klasikleşmiş, birçok dile çevrilmiş ve hatta 2013’te Michel Gondry tarafından aynı adla sinemaya da uyarlanmış, ilham verici eseri Günlerin Köpüğü gerçeküstü arka planıyla belki gerçekten de en çok çizgi romana yakışacak bir metin. Çünkü Boris Vian’ın, adeta gördüğü rüyayı kaleme aldığı bir eser bu. Okura hem 1940’lardan hem de yazarın hayal dünyasından çokça manzara sunuyor.
Romanın Türkçede E Yayınları etiketiyle okurla buluşan çizgi roman versiyonu, güzel kızlarla “aşk yaşamaya” bayılan zengin adamımız Colin’in, Duke Ellington şarkılarından fırlamış gibi bir varoluşa, neşeli bir güzelliğe sahip Chloe’ye âşık olmasıyla başlıyor. Genç çift kısa sürede evleniyor, bir o kadar kısa sürede de Chloe göğsünde bir nilüfer çiçeği açtıran, tuhaf bir hastalığa yakalanıyor. “Güzel çiçek Chloe” günden güne solarken, Colin elinden geleni yapsa da bunlar hiçbir şey işe yaramıyor. Hatta, çokça ayrıntıya inmeden kısaca söylersek; hikaye, başladığı kadar tuhaf şekilde sonlanıyor... Yazıldığı döneme bolca göndermede bulunan, hatta Sartre’a referans veren karakteriyle Günlerin Köpüğü, sürrealist bir atmosferin sınırlarında geziyor.
Günlerin Köpüğü, iki Fransız çizgi romancı Jean David Morvan ve Marion Mousse tarafından uyarlanmış. Eserin senaryosuna imza atan Jean David Morvan, arada bir çizerlik yapsa da daha çok bir çizgi roman yazarı olarak tanınıyor. Kendi çizgi romanlarını yazdığı gibi edebiyat uyarlamalarını da çizgi romana uyarlamışlığı var. Bu anlamda, kendi metnini Günlerin Köpüğü romanıyla karşılaştırdığından diyalogların aktarılmasından hikaye akışına kadar, eli yüzü düzgün bir uyarlamaya imza attığını söyleyebiliriz. Daha önce Frankenstein’da olduğu gibi edebiyatı çizgi romana uyarlayan çizer Marion Mousse’un çalışması için ise, ne yazık ki aynı şey geçerli değil. Sade çizim tekniğiyle birleştirdiği başarılı yüz ifadeleri yabana atılamasa da, insan bu gerçeküstü dünyayı hem okuma hem de çizimlerden izleme şansı bulmuşken biraz daha incelikli bir çalışma bekliyor. Çocuksu çizim tarzı hikayemizin buruk tadına güzellik katsa da, ikilinin birbirine âşık olduğu mutlu bahar sahnelerine ilişkin birkaç “karalama” daha yapamaz mıydı, diye düşündürüyor mesela. Hiç değilse, romanda “bu tarz senin” dedirten şıklık abidesi uşak Nicholas, sıradan uşak kıyafetlerinden biraz fazlasını hak etmez miydi? Konuşan bir faremiz var ayrıca; herhangi bir fareden daha ilginç çizilebilirdi...
* Görsel: Kitaptan
Yeni yorum gönder