Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Bozkırın Kağanlıkları




Toplam oy: 159
Bugün Moğolistan devletinin sınırları içinde kalan Ötüken sınırları içinde yaşamış, devletlerini burada kurmuş olan Türk kavimleri kitapta teferruatıyla anlatılıyor. İslam öncesi Türk tarihine yeni başlangıç yapacaklar için oldukça ideal bir kitap.

Aşağı yukarı son on yıldır Türkiye’de artan popüler tarih kitapları genellikle Osmanlı Devleti ekseninden yayımlandı. Osmanlı özelinde de 19 ve 20’nci yüzyıllar oldukça sık anlatılır ve kitapları basılır oldu. Bilhassa II. Abdülhamid ve etrafında dönen tartışmalar yeniden alevlenince haliyle bu durum bir kitap enflasyonuna ve bilgi kirliliğine yol açtı. Bu enflasyon ve bilgi kirliliğine, bir de dizi sektörü eklenince tarih, gerçekten içinde çıkılmaz bir hal aldı.

 

Bütün bunları bir kenara bıraktığımızda okurun kaliteyi arayacağı yer elbette yayınevi olmalı. Yayınevlerinin daha önce çıkarttığı kitaplar, onların en büyük referansları. Özellikle tarih gibi kırılgan bir bilimin emin ellerde olması gerekiyor. Bugün bahsini açacağım kitap, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın Kronik Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Bozkırın Kağanlıkları. Kitaba geçmeden önce biraz yayınevlerinden bahsetmekte fayda var. Son on yılda Osmanlı’nın son dönem tarihi üzerine yoğunlaşan kitaplar, bir iki yıldır kadim Türk tarihi üzerine yoğunlaşmış durumda. Ötüken Neşriyat, Kronik Yayınları ve Bilge Kültür Sanat gibi yayınevleri, son zamanlarda Türkoloji üzerine yoğunlaşmış yayınevlerinden öne çıkanları. Ötüken’in ayrıca mitoloji ve Türk dili üzerine bastığı kitaplar oldukça dikkat çekici. Bununla beraber kadim Türk tarihi üzerine çalışan Ahmet Taşağıl, Osman Karatay, Erhan Aydın, Tufan Gündüz gibi akademisyenler oldukça ciddi eserler üretiyor. Bu eserlerden biri de yukarıda adını söylediğim Bozkırın Kağanlıkları kitabı. Ekim ayında Kronik kitaptan çıkan Ahmet Taşağıl imzalı kitap, dört Türk devleti Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler ve Uygurları anlatıyor. Ahmet Taşağıl’ı kendi alanındaki akademisyenlerden ayıran en önemli iki özelliği var: Birincisi kaynakları kendi dilinden yani Çince okuyor. İslam öncesi Türklere ait kaynakların birçoğunun Çince olduğu düşünüldüğünde bunun ne denli önemli olduğu görülecektir. Bu zamana kadar Macar, Danimarkalı ve Rus Türkologlar üzerinden bize gelen bilgileri doğrudan ana kaynağından öğrenmek tarih adına oldukça önemli bir gelişme. İkinci özelliği ise doğrudan araziye gidiyor olması. Daha önce yayımlanan Gökbörü’nün İzinde kitabı, Taşağıl’ın gezdiği Türk coğrafyası üzerine notlarından oluşuyordu. Bu bağlamda tarihi yerinde ve yazıldığı kaynağın diliyle aktarmak çok önemli. Taşağıl bunu yapıyor.

 

Bugün Moğolistan devletinin sınırları içinde kalan Ötüken sınırları içinde yaşamış, devletlerini burada kurmuş olan Türk kavimleri kitapta teferruatıyla anlatılıyor. İslam öncesi Türk tarihine yeni başlangıç yapacaklar için oldukça ideal bir kitap. Temel hatlarıyla Hunlar, Tabgaçlar, Gök Türkler ve Uygurların kim olduklarını anlayabiliyor okuyanlar. Sadece siyasi tarih ve savaş tarihinden ziyade kültürel ve dinî yapıları da inceleniyor devletlerin. Bununla birlikte kıyafetler, mimari, beslenme şekilleri, yaptıkları sporlar, karşılaştıkları felaketler gibi birçok ayrıntı dikkati çekiyor. Bununla birlikte bölümün arasına yerleştirilmiş olan haritalar, okurun soyut bir tarih anlayışındansa, hangi devletin hangi coğrafyada ve sınırlarda kurulduğunu öğrenmesini sağlıyor. 350’yi aşkın dipnot ve yüzlerce kaynağın verildiği kitap bütün yönleriyle okunmayı hak ediyor.

 

 

BOZKIRIN KAĞANLIKLARI
Ahmet Taşağıl

KRONİK KITAP 2018

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.