Eğer hidâyet yazılmışsa bir kişinin alınyazısına, kişi ne denli farklı mecralarda dolaşırsa dolaşsın dönüp gelmesi muhakkaktır takdir olunana. Gai Eaton da Lozan’dan İngiltere’ye, Jamaika’dan Mısır’a hakikat arayışıyla gezinirken, bu yazgının izini süren son devir Müslüman entelektüellerinden birisidir.
Anne ve babası İngiliz olan Charles Le Gai Eaton, 1 Ocak 1921’de İsviçre’nin Lozan şehrinde dünyaya gelir. Annesinin babası Preston Muddock bir roman yazarıdır. Fransız kültürüyle yetişmiş olan annesi kurumsal bir anlayışa karşı olduğundan, oğlunu bir agnostik olarak yetiştirir. Çocukluk yılları İngiltere’de geçen Eaton, ilk öğrenimini İngiltere ve İsviçre’deki okullarda tamamlar. Ortaöğrenimini ise İngiltere’deki meşhur Charterhouse’da (Surrey) tamamlar. Daha lise yıllarında felsefeye ilgi duyarak Kant, Descartes, Hume, Spinoza gibi Batı felsefesinde öne çıkan filozofların eserlerini okur. Ne var ki söz konusu filozofların yazdıklarının spekülasyondan başka bir şey olmadığı sonucuna varır.
Dedesinin etkisiyle roman yazma girişiminde olsa da bir süre sonra bu hayalinden vazgeçer. Gai Eaton, Cambridge Üniversitesi’ne bağlı Kings College’da iki yıl tarih eğitimi aldıktan sonra The Royal Military College’da kaydolarak askerî eğitim alır. Bu esnada felsefî romanlarıyla tanınan Leo Myers ile temas kurar. Eaton’a Doğu dinleri üzerine okumalar yapması tavsiyesinde bulunan Myers, özellikle Vedanta’nın kendisi için yeni ufuklar açacağını belirtir. Eaton hatıratında, “birlik” fikri üzerine bina edilen Vedanta ile iştigalinin ileride İslam’ı seçmesinde büyük rolü olduğunu dile getirmektedir. Yine Vedanta öğretisi üzerine yaptığı okumaların sonucunda entelektüeller arasında okunan Guénon ve diğer Gelenekselcilerin yazılarıyla karşılaşır. Sonraları Eaton’ın yazılarında merkezî bir tema haline gelecek modernizm eleştirisinin tohumları, bu sıralarda atılmıştır. Askerî eğitiminin ardından, geçimini yönetmen yardımcılığı ve aktörlükle sağlamaya çalışır. 1944’te evlense de bu evliliği kısa ömürlü olur. Bir süreliğine Jamaika’ya giden Eaton, çok geçmeden İngiltere’ye döner. Batı düşüncesi ve Doğu dinlerine ilişkin yazılarından oluşan The Richest Vein: Eastern Tradition and Modern Thought isimli kitabı, meşhur şair ve yayıncı T. S. Eliot tarafından 1949’da yayınlanır. Bir yıllığına İngiliz Edebiyatı dersleri vermek üzere Kahire’ye gider. Tevâfuk bu ya, o sıralarda Kahire’de bulunan Martin Lings (Sidi Ebubekir Sirâceddin), Eaton’ın İslam’ı ve tasavvufu tanımasına vesile olur. 1951’de otuz yaşındayken Martin Lings’in evinde şehâdet getirerek Müslüman olur ve Hasan Abdülhakîm ismini alır.
Kahire’den tekrar Jamaika’ya dönen Eaton, 1954 yılına kadar orada öğretmenlik ve gazetecilik yapar. 1956’da Jamaikalı bir ressamla evlenen Eaton, 1959’da İngiliz Hariciyesinin bir yetkilisi olarak Jamaika’da göreve başlar. Madras, Gana ve Trinidad’da görev yaptıktan sonra 1974 yılında İngiltere’ye döner. 1975 yılında Martin Lings ile tekrar irtibata geçerek Şâzeliyye’nin Derkâviyye koluna intisap eden Eaton, Lings ile birlikte şeyhleri Frithjof Schuon’u (İsa Nûreddin) ziyaret için Lozan’a gider. Gai Eaton 1977’de Hariciyeden emekli olarak ömrünün geri kalan kısmını İslami faaliyetlere hasreder. 1977’de ikinci kitabı olan King of the Castle: Choice and Responsibility in the Modern World yayınlanır (kitap iki ayrı yayınevi tarafından Kalenin Kralı ve Beşerin Kumdan Kaleleri isimleriyle yayınlanmıştır). 1978 yılında Londra Merkez Camii’nin bir yayını olarak çıkan The Islamic Quarterly dergisinin editörlüğünü üstlenir. Merkeze finansal yardımda bulunan Suudi hükümetinin tasavvuf karşıtı söylem ve tutumlarına rağmen, bu görevi yirmi iki yıl yürütmüştür. Aynı şekilde, İngiltere’deki Müslümanlara destek olmak için 1996’da kurulan yaklaşık beş yüz ulusal ve bölgesel kurum, cami ve derneğin çatısı altında yer aldığı The Muslim Council of Britain’ın kurucuları arasında yer alır.
Yeni yorum gönder