Bir yazarın dünyasını pek çok etmen şekillendirse de, çocuklukta gelişen muhayyile apayrı bir yer kaplar. Bazen her zerresi hatırlanmasa da, büyük yazarların karakterinin oluştuğu yaşlardaki hatıraları satırlarına sızarak dünya edebiyatına girer. Bir yazarın çocukluğundaki masa, sandalye ya da dededen dinlenmiş bir masal milyonların zihnine böylece yerleşir. Gabriel García Márquez de anneanne ve dedesinin evinde büyümüş bir çocuk. Kendisini bebekliği süresince çok çok seven anne ve babasından üzüntüyle ayrılıp dokuz yıl boyunca anneannesi ve dedesiyle kalmış. İlerde bir yazar olup da o muhteşem ve büyülü dünyayı yaratırken, bu hasret dolu ev ile ona kol kanat geren sevgi dolu anneanne ve dede büyük rol oynamış.
20. yüzyılın en önemli edebiyatçılarından, Nobel ödüllü büyük usta, Latin Amerika’nın Gabo’su Márquez’in dünyasını şekillendiren bu gibi etmenleri çizgilerle anlatan bir kitap var karşımızda. Gabo Márquez’in yaşam öyküsünü edebiyatla iç içe oluşu üzerinden anlatıyor. Kronolojik bir sıra yerine yazarın ilk öyküsü “Ev”e ilham veren, ailesiyle çıktığı araba yolculuğundan başlıyor. Karısı Mercedes ve çocuklarıyla birlikte çıktıkları Acapulco yolculuğu Márquez’e, anneannesi ve dedesi ile birlikte yıllarca yaşadıkları Arcataca’daki evlerini hatırlatıyor. Yazınına yön veren müthiş üslubunu ise, “İçimden bir ses doğru cümlenin bu olduğunu söyledi. Önemli olan cümlenin üslubu, tonuydu,” diyerek ortaya seriyor. Bunun altında da yine çocukluğunda ona masal anlatan anneanne ve dedesinin üslubunu aramak gerekiyor. “Hatıralarım arasında en canlı olanlar insanlarla değil de, dedem ve anneannemle birlikte yaşadığım Acapulco’daki evle ilgili olanlardır. Tekrar tekrar gördüğüm hâlâ benimle olan bir düş gibi. Dahası yaşamım boyunca her sabah rüyamda o evi gördüğüm hissiyle uyandım,” diyerek anlattığı bu evin etrafında geçen çocukluğu, çizgi romanın belkemiğini oluşturuyor. Ardından kardeşiyle, dedesiyle, akrabalarıyla ilişkilerine, ilk gençliğine karısı Mercedes’le tanışmalarına eğilerek, yazarın o doyamadığımız kitapları nasıl yarattığını açıklıyor.
Kitabın sonunda yazar Pantoja’nın Gabo’nun hayatı hakkında kaleme alınan makalelere göndermelerde bulunan bir yazısı da var. Márquez’in hayat öyküsünü de kronolojik olarak burada bulmak mümkün. Üç çizerin yorumladığı çizgi roman, tam da biyografi türü çizgi romanlara yakışan türden, rahat, boşluklu grafik şekillerle çizilmiş. Renkler ise tıpkı Gabo’nun öyküleri gibi sarı, kızıl, yeşil tonlarında.
Yeni yorum gönder