Türkiye’de 1960 ve 70’li yıllarda kitlelerce çok sevilen Amerika ve İtalya kökenli çizgi romanların popülaritesi, yıllar içinde inişli çıkışlı bir seyir izledi. Hâlâ Zagor koleksiyonu yapanlarla birlikte sıfırdan Martin Mystere’e başlayan küçüklerin ya da Örümcek Adam’ı sinema dışında okumayı da sevenlerin sayısı hiç az değil. Ancak bu kendine göre bir dengede giden klasik çizgi roman ivmesi, 2011-2012 yıllarında çıkan edebiyat uyarlamalarıyla ilginç bir yükseliş yaşadı. NTV Yayınları tarafından basılan edebiyat uyarlamaları serisinin öncülük ettiği bu yeni “okur alışkanlığı modası”nda, Macbeth’le başlayıp Madame Bovary ve Dava gibi bir dizi klasik eserin çizgi roman versiyonları okurla buluştu. Bunları uyarlama mangalar da takip edince, azımsanmayacak sayıda yeni bir okur kitlesi edebiyatın klasik tadını çizgilerin dünyasında tatmaya başladı.
Bugünlerde de dev bir eser, Kayıp Zamanın İzinde, bir çizgi roman olarak raflarda; havada uçuşan, yer yer asılı kalan zamanların tatlı, sıcak ve bir o kadar da derin öyküsü avcumuzun içinde çizgilerle... Kolay değil Marcel Proust'un, annesinin 1905’teki vefatından sonra yazmaya başladığı ve on yedi yılda tamamlayabildiği eseri Kayıp Zamanın İzinde’sini uyarlayabilmek. Yaklaşık üç bin sayfalık bu dev eserin çizgi romanda tüm ağırlığından ve -eğer korkutuyorsa- gözünüzü korkutan uzunluğundan arınmış halini bulacaksınız. Combray: Swann’ların Tarafı adıyla ilk cildi yayımlanan, Stephane Heuet’nin uyarladığı ve çizdiği, Veronique Dorey’nin renklendirdiği çizgi romanın Türkçesinde Roza Hakmen’in çevirisinden yararlanılmış.
Uyarlayan ve çizen aynı kişi olmamalı
Çizimlerde dönemin ruhunu yansıtacak bir taraf bulmak güç. Birbirinin aynı kafalar, çocuk -yaşlı ayırmayan gözler, tamamı uzaktan alınan perspektifler, ev betimlemelerindeki sıradanlık ve karakterlerin giysilerinin Heidi çizgi filmindekinden bile daha basit çizilmiş olması, çizgi romanı ancak orijinal romanı okumaya üşenenlere tavsiye etmemizi sağlıyor. Edebiyatın çizgi romana uyarlanması müthiş imkanlar sunabilecekken, tam tersine, hayal kırıklığı da yaratabiliyor. Metne baktığımızda ise daha özenli davranıldığını görüyoruz; akılda kalan paragraflar unutulmamış... Bu yüzden, insan ister istemez uyarlayan ve çizen aynı kişi olmamalı diye düşünüyor. Böylesi bir uyarlamada daha fazla özen beklemek çizgi roman sevenlerin de hakkı elbette.
Yine de meraklısı için belirtelim; bundan sonraki ciltler, Swan’ın Bir Aşkı 1 ve Swan’ın Bir Aşkı 2 olarak yayımlanmaya devam edecek. Bize de edebiyat uyarlamalarının yenilerini beklemek düşecek...
* Görsel: Kitaptan
Yeni yorum gönder