Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Duygu haznemizi geliştiren bir sözlük




Toplam oy: 214

Tamamı “uydurma” sözcüklerden oluşan The Dictionary of Obscure Sorrows’u (Müphem Kederler Sözlüğü) duymuşsunuzdur belki. John Koenig’in yıllarını adadığı proje, pek çoğumuzun hayatımızın bir döneminde ya da bir anlığına hissettiği, ancak dilsel karşılığını bulmakta zorlandığı hisler için yeni kelimeler öneren kişisel bir sözlük denemesi.

 

 

 

 

Bu sözlüğü anlatmak için örneklere başvurmak en iyisi...

 

Opia: (isim) Birinin gözünün içine bakarken aynı anda hem kırılgan hem de sınırlarımız deliniyormuş gibi hissetmemiz; bakışma anlarının muğlak yoğunluğu.

Nighthawk: (isim) Yalnızca gecenin geç vakitlerinde zihninize uğrayan bir düşünce.

Scabulous: (sıfat) Vücudundaki bir yaradan gurur duyan.


Geçtiğimiz günlerde Kolektif Kitap etiketiyle yayımlanan Duygular Sözlüğü, pek çok nüansa sahip duyguları tarif ederek benzer bir işe kalkışıyor. Ancak sözlükte özgün tanımları ile yer verilen 154 duygunun her biri dünya üzerinde konuşulan dillerden birine ait. Yani "uydurma" kelimeler yok!


Kitabın yazarı Tiffany Watt Smith, Londra’daki Queen Mary Üniversitesi’nde “Duygular Tarihi Merkezi”nde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Smith, khemen ilk sayfalarda Oscar Wilde’dan (Dorian Gray'in Portresi) ödünç aldığı şu alıntıyla kitabın da özetini veriyor bir bakıma: “Başkalarının duyguları nasıl da zevkliydi! İnsanların duygularını düşüncelerinden çok daha zevkli buluyordu Lord Henry.”



Smith, bazen gündelik hayatta kullandığımız duygulara başka gözlüklerle bakmamızı sağlayarak bazen de Anglosakson kültüründen uzaklara gidip, Japonya’dan, Tahiti’den, Endonezya’dan örnekler vererek duygu haznemizi geliştiriyor.



Duygular Sözlüğü, bazen bir kelimenin etimolojisiyle, bazen felsefe tarihindeki yeriyle ilerliyor; bazen de popüler bir diziden ya da hayatın içinden örnekler vererek, kelimelerin duygusal yüklerindeki değişimlerin izini sürüyor.



Kitaptaki maddelerden birinin kökeni Zen Budizmine kadar uzanıyor. Japon kültüründeki “Mono no aware” kavramı “hayatın geçiciliği karşısında bir iç çekişe karşılık geliyor”. “Tüm canlıların hatta  hareketsiz şeylerin dahi  belirsizleşip ortadan kaybolduğu hissini, hayatın faniliği hissini anlatan” bir kavram...



Kökeni MÖ 6. yüzyıla kadar uzanan “mudita” sözcüğü ise başkasının iyi talihi karşısında yaşanan sevinç duygusunu anlatıyor. Yani o ünlü Almanca kelimenin, başkalarının başına gelen talihsizliklerden duyulan keyif anlamında kullanılan Scadenfreude'nin tam tersi...



Tiffany Watt Smith’in seçtiği sözcükleri bu şekilde birkaç cümleyle tarif etmek yetersiz kalıyor. Birbirine bağlanan ve yan yana geldiklerinde toplu bir his bırakan bu sözcükleri, Duygular Sözlüğü’nde okumalısınız.

 

 

 


 

 

 

Görseller: Unsplash (fotoğraflar), Türksen Kızıl (manşet illüstrasyonu)


Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.