Tamamı “uydurma” sözcüklerden oluşan The Dictionary of Obscure Sorrows’u (Müphem Kederler Sözlüğü) duymuşsunuzdur belki. John Koenig’in yıllarını adadığı proje, pek çoğumuzun hayatımızın bir döneminde ya da bir anlığına hissettiği, ancak dilsel karşılığını bulmakta zorlandığı hisler için yeni kelimeler öneren kişisel bir sözlük denemesi.
Bu sözlüğü anlatmak için örneklere başvurmak en iyisi...
Opia: (isim) Birinin gözünün içine bakarken aynı anda hem kırılgan hem de sınırlarımız deliniyormuş gibi hissetmemiz; bakışma anlarının muğlak yoğunluğu.
Nighthawk: (isim) Yalnızca gecenin geç vakitlerinde zihninize uğrayan bir düşünce.
Scabulous: (sıfat) Vücudundaki bir yaradan gurur duyan.
Geçtiğimiz günlerde Kolektif Kitap etiketiyle yayımlanan Duygular Sözlüğü, pek çok nüansa sahip duyguları tarif ederek benzer bir işe kalkışıyor. Ancak sözlükte özgün tanımları ile yer verilen 154 duygunun her biri dünya üzerinde konuşulan dillerden birine ait. Yani "uydurma" kelimeler yok!
Kitabın yazarı Tiffany Watt Smith, Londra’daki Queen Mary Üniversitesi’nde “Duygular Tarihi Merkezi”nde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Smith, khemen ilk sayfalarda Oscar Wilde’dan (Dorian Gray'in Portresi) ödünç aldığı şu alıntıyla kitabın da özetini veriyor bir bakıma: “Başkalarının duyguları nasıl da zevkliydi! İnsanların duygularını düşüncelerinden çok daha zevkli buluyordu Lord Henry.”
Smith, bazen gündelik hayatta kullandığımız duygulara başka gözlüklerle bakmamızı sağlayarak bazen de Anglosakson kültüründen uzaklara gidip, Japonya’dan, Tahiti’den, Endonezya’dan örnekler vererek duygu haznemizi geliştiriyor.
Duygular Sözlüğü, bazen bir kelimenin etimolojisiyle, bazen felsefe tarihindeki yeriyle ilerliyor; bazen de popüler bir diziden ya da hayatın içinden örnekler vererek, kelimelerin duygusal yüklerindeki değişimlerin izini sürüyor.
Kitaptaki maddelerden birinin kökeni Zen Budizmine kadar uzanıyor. Japon kültüründeki “Mono no aware” kavramı “hayatın geçiciliği karşısında bir iç çekişe karşılık geliyor”. “Tüm canlıların hatta hareketsiz şeylerin dahi belirsizleşip ortadan kaybolduğu hissini, hayatın faniliği hissini anlatan” bir kavram...
Kökeni MÖ 6. yüzyıla kadar uzanan “mudita” sözcüğü ise başkasının iyi talihi karşısında yaşanan sevinç duygusunu anlatıyor. Yani o ünlü Almanca kelimenin, başkalarının başına gelen talihsizliklerden duyulan keyif anlamında kullanılan Scadenfreude'nin tam tersi...
Tiffany Watt Smith’in seçtiği sözcükleri bu şekilde birkaç cümleyle tarif etmek yetersiz kalıyor. Birbirine bağlanan ve yan yana geldiklerinde toplu bir his bırakan bu sözcükleri, Duygular Sözlüğü’nde okumalısınız.
Görseller: Unsplash (fotoğraflar), Türksen Kızıl (manşet illüstrasyonu)
Yeni yorum gönder