Edebiyat tarihi çocuklarının üzerine titreyen, dişi bir kartal gibi üzerlerine kol kanat geren, müşfik ve sevecen anne karakterleriyle doludur hiç şüphesiz. Hatta, yan karakterler söz konusu olduğunda, bu prototipin işleyen bir denklem olduğu bile söylenebilir. Peki edebiyat tarihinin tüm anneleri bu denli özverili ve sevecen midir? Elbette hayır! İşte karşınızda edebiyat tarihinin en kötü 5 annesi:
1. Margaret White (Carrie, Stephen King)
Çoğu okur dikkatini Stephen King’in bu en sevilen romanındaki canavar ergenlere yoğunlaştırsa da Carrie’nin korkunç annesi Margaret White’ın da onlardan aşağı kalır yanı yoktur doğrusu. Bir çocuğu disipline sokmanın yöntemini çocuğu bir dolaba kitlemekte bulan bir anne nasıl sevecen olabilir ki zaten? Margaret White kötü şöhretini sonuna kadar hak eden az sayıda karakterlerden biridir.
2. Charlotte Haze (Lolita, Vladimir Nabokov)
Charlotte Haze romantik ilişkileri çocuğuna tercih eden tek anne değil, ama bu davranışın öncülerinden olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Fakat Charlotte’ın kötülüğünü anlamak için biraz daha derin bakmak gerekir. Zira Charlotte’un Humbert’a abayı yaklamasının altında sadece romantik anlara duyulan özlem değil, daha iyi bir hayata kavuşma arzusu da vardır. Bu uğurda Humbert’ın kızına duyduğu ilgiyi görmezden gelmekte epey ısrarcıdır doğrusu!
3. Corrine ve Olivia (Çatı, V.C. Andrews)
V.C. Andrews’ın bu ünlü kitabının konusu bizzat kötü ebevenyliktir desek yalan olmaz. Üstelik bu kitapta kötü annelik durumu anneden kızına aktarılan lanetli bir mirastır adeta. Bu hikayede kendi çocuğu Corrie’ye eza etmiş Olivia mı daha kötü bir annedir yoksa kendi de çocukken eza görüp aynı durumu devam ettiren Corrie mi, buna karar vermek çok güç. Yine de Corrie’nin burun farklıyla önde olduğu söylenebilir!
4. Fiona Brewer (1 Erkek Hakkında, Nick Hornby)
Ne yalan söyleyelim, Nick Horby’nin muzip dokunuşu Fiona Brewer’ı bile bir nebze sempatik hale getiriyor. Fiona’nın istismarcı yönü bu listedeki annelerden biraz daha farklı ve emin olun bizler için daha tanıdık. Fiona “çocuğunun üzerine titreme” olgusunu bir adım öteye taşıyor adeta. Fakat bir yandan da bunca kıymet verdiği oğlunun onun soğuk, katı ve ölü bedeniyle yüz yüze geleceği bir intihar girişiminden de geri durmuyor. Fiona Brewer’in bu listedeki en kötü anne olduğunu söyleyemeyiz elbette. Ama anneliğe yaklaşımının uzun vadede doğurduğu yıkım da ortada.
5. Sophie Portnoy (Portnoy’un Feryadı, Philip Roth)
Oğlu içeride banyo yaparken annenin durum çok sıradanmış gibi banyo kapısında beklemesi kulağa pek normal gelmiyor doğrusu. Zaten Sophie Portnoy da ancak yazarların, psikiyatristlerin ve Nejat Saydam’ın hayal edebileceği türden bir anne. Zira Sophie Portnoy’un Türkiye şubesi Buruk Acı filminin meşhur kaynanası Fehiman Burgaç olabilir! Sophie Portnoy ve Fehiman Burgaç aynı yıl dünyaya gelmiştir ve her ikisi de oğullarına biraz fazla “düşkündür.” Bu bağlamda Sophie Portnoy ve onun bunaltıcı anneliği de Türk okuruna pek yabancı gelmez haliyle.
EK
Kaynak: www.barnesandnoble.com/
Yeni yorum gönder