Edebiyat dünyasından bir çift seçmemiz gerekse birçoğumuz romantik aşklarıyla nam salan Romeo ve Juliet'i ya da Cathy ve Heathcliff'i seçeriz. Ama artık onlar hakkında o kadar konuşuldu, yazıldı, çizildi ki sıra başka çiftlere geldi. Kavga, şiddet, ihtiras, kaos, aldatma… Sizler için edebiyat dünyasının mutsuz evliliklerini derledik.
1. Muhteşem Gatsby – F.Scott Fitzgerald
Romanda, materyalist dünyalarında Amerikan Rüyasını yaşamaya devam edebilmek için evliliklerini sürdüren bir çift çıkıyor karşımıza. Güzel, sığ Daisy ile okumuş züppe Tom Buchanan'ın evliliklerinde sadık oldukları tek şey sosyal statüleri. Gatsby'nin biricik aşkı Daisy hakkında ettiği "Sesi para doluydu" cümlesi bu yaklaşımı gözler önüne sermeye yetiyor.
2. Mrs. Dalloway – Virginia Woolf
Virginia Woolf bu kitabında aşkın gereksiz görüldüğü, evliliğin tutkudan değil de zorunluluktan, uygunluktan ve yükselme arzusundan doğduğu yıllara ışık tutuyor. Mrs. Dalloway'in eşi Robert'le ilişkisinin temelinde birbirleriyle iletişime geçememeleri var. Robert'in eve dönüş yolunda eşine onu sevdiğini söylemeye karar vermesi fakat sonunda ona sadece donuk bir gül buketi alıp her zamanki sessizliğini sürdürmesi bunun bir örneği.
3. Madam Bovary – Gustave Flaubert
Emma Bovary edebiyat dünyasının, sıkıcı bir erkekle yapılan boş, yapmacık evliliklere karşı çıkan ilk kadın karakterlerinden. Döneminde boşanma sosyal olarak kabul görmediği için Madam Bovary, hiç değilse evliliğine mümkün olduğunca zarar vermek ister. Büyük borçlar, iki evlilik dışı ilişki ve acılı bir intihar… Hepsi de hayatının sıkıcılığından kaçabilmek için.
4. Hedda Gabler – Henrik Ibsen
Birçoklarına göre Henrik Ibsen'in en iyi eseri olan Hedda Gabler, kalpsiz Hedda ve güvenilir ama gelecek vaat etmeyen akademisyen Jürgen Tesman'ın evliliğine odaklanır. Zengin ve güçlü bir ailenin kızı olan Hedda, genç ve saf eşini kullanmaktan çekinmez. Tesman ise eşinin tahmin edilemeyen, yıpratıcı isteklerini yerine getirebilmek için çabalayıp durur ve Hedda'nın ondan faydalandığını asla anlamaz.
5. Anna Karenina – Tolstoy
Kitabın ilk cümlesi zaten her şeyi anlatmakta: “Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; mutsuz ailelerin mutsuzluğuysa kendine özgüdür.” Tolstoy kitabında anlamsız ilişkileri ve insanların samimiyet yoksunu kibarlıklarını betimler. Anna kitapta kısa süreli mutluluklar yaşasa da dindar eşi Karenin'le tatmin edicilikten uzak bir evlilik sürmektedir. İki karakter de yer yer bencillik ve ikiyüzlülük gösterir. Aldatılmış eş Karenin boşanmayı devamlı reddeder ve sonunda Anna da intiharı seçer.
6. Ankara – Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Her ne kadar bir aşk romanı olmasa da Ankara'nın başkarakteri Selma'nın hareketli bir aşk hayatı vardır. Selma, evliliklerinde aradığını bulamadığı için sık sık koca değiştirmektedir. Cumhuriyet'in ilanından sonra yaşananlara uygun olarak Selma da kitap boyunca değişir. Hastabakıcılıktan Ankara sosyetesi mensubiyeti kadar bütün yollardan geçen Selma, bu yollarda kocalarını da hayatına uygun olarak seçer. Her seferinde ona uyum sağlayamadığı gerekçesiyle kocasından ayrılır ve kendisini yeni bir erkeğin kollarına atar.
7. Tutunamayanlar – Oğuz Atay
Oğuz Atay'ın eserlerinde mutsuz çiftler, evlilikler hep yer alır. Tutunamayanlar'da burjuvazinin şartlandırması sonucu artık ritüelleşmiş bir evliliğin içine hapsolmuş Turgut Özben için eşi Nermin, onu sıkıcı dış dünyaya bağlayan bir bağdan başka bir şey değildir. Turgut, Nermin'le sıkıntılarını asla paylaşmaz çünkü anlamayacağından emindir. Turgut'u sıkan, her gün birbirinin aynısı "günün nasıl geçti"lerden ileri gitmeyen evliliklerine hapsolmuşlardır.
8. Aşk-ı Memnu – Halit Ziya Uşaklıgil
Bovarizmin edebiyatımızdaki temsilcisinde de mutlu bir evliliğe rastlamak pek mümkün değil. Yasak aşk, ihtiras, hırs… Mutlu bir evlilikte olmaması gereken her şey. Adnan Bey'in kendisinden oldukça küçük eşi Bihter, evliliklerinden sıkılmaya başlayınca Adnan'ın yeğeni Behlül'e yönelir. Ancak Adnan'ın kızı Nihal de Behlül'e ilgi duymaktadır. Ve sonuçta mutsuzluğuna, can sıkkınlığına yenik düşen Bihter, Nihal ile Behlül'ün düğün günü kendisini öldürür.
* Kaynak: Huffington Post
* Manşet görseli: Akif Kaynar
Yeni yorum gönder