SabitFikir’deki dosya konularında, güncel meselelere edebiyat penceresinden bakmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede, kaçınılmaz olarak, kadın “sorunları” da birden çok defa ele aldığımız konu oldu. Eserlerini erkek imzasıyla yayımlayan, hatta yalnızca yazdıkları değil, okudukları da küçümsenen kadınlardan yola çıkarak “Kadının Kalemle İmtihanı”nı irdelemiştik örneğin; kadın bedeni üzerinden yürütülen politikalar, “Kadın Bedeni Kime Ait?” sorusunu sordurtmuştu. Bu sayıda da yine aynı konuda odaklanıyoruz aslında ama bakış açımızı biraz değiştirerek... Egem Atik, edebiyattaki erkeklik hallerini değerlendiriyor. “Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, kadın-erkek eşitsizliği gibi sorunlar, son yıllara kadar ağırlıklı olarak odağa kadın konularak tartışıldı, incelendi, çözülmeye çalışıldı. Yakın zamanda ise bu konuların yeni bir odakta, sorunların faili olan erkekleri tartışma konusu yaparak incelendiğini görüyoruz. Erkeklik çalışmaları, erkek egemen toplumda erkekler nasıl yaşıyor, davranıyor, eyliyor sorularını sorarak, farklı erkeklik hallerinden söz edebileceğimizi gündeme getirdi. Peki, edebiyatta bu halleri farklı yazarlar, farklı dönemlerde nasıl anlatıyorlar?”
Bu sayıda, önceki sayıları hatırlamamızın bir sebebi daha var aslında; 50. sayıya ulaşmış olmamız... Dergilerde süreklilik esastır, derler (tabii dinamizmi, heyecanı kaybetmeden). Umarız o dinamizmi, heyecanı yitirmeden ulaşmışızdır 50. sayıya. Bu süreçte, bir derginin aslen kolektif bir çalışmanın ürünü olduğunu da hiçbir zaman unutmadık. Burada tek tek sayamayacağımız kadar çok ismin katkısı oldu 50 sayının yayımlanmasında; teşekkür ederiz.
Ve elbette Yaşar Kemal... SabitFikir’in bu sayısında yazısı yer alan her isimden birer Yaşar Kemal alıntısı rica ettik. Özel bir sayfayla Yaşar Kemal’i bir kez daha cümleleriyle, kitaplarıyla anıyoruz... Benim seçimim “Sarı Sıcak” öyküsünden: “Gün tepeye doğru yekindi. Ortalık ışığa boğulmuş... Topraktaki ekin saplarına, destelere vuran gün şavkıyor... Işıltılar iplik iplik sönüyor. Binlerce, yüz binlerce, birbirine dolanmış ışık ipliği uçuşuyor. Destecilerin yüzleri toza bulanmış, yüzlerden oluk oluk ter süzülüyor. Dört bucağa ateş düşmüş yanıyor.” (Sarı Sıcak, Toros Yayınları, 1991)
Yeni yorum gönder