Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden // 50. sayı




Toplam oy: 776

SabitFikir’deki dosya konularında, güncel meselelere edebiyat penceresinden bakmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede, kaçınılmaz olarak, kadın “sorunları” da birden çok defa ele aldığımız konu oldu. Eserlerini erkek imzasıyla yayımlayan, hatta yalnızca yazdıkları değil, okudukları da küçümsenen kadınlardan yola çıkarak “Kadının Kalemle İmtihanı”nı irdelemiştik örneğin; kadın bedeni üzerinden yürütülen politikalar, “Kadın Bedeni Kime Ait?” sorusunu sordurtmuştu. Bu sayıda da yine aynı konuda odaklanıyoruz aslında ama bakış açımızı biraz değiştirerek... Egem Atik, edebiyattaki erkeklik hallerini değerlendiriyor. “Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, kadın-erkek eşitsizliği gibi sorunlar, son yıllara kadar ağırlıklı olarak odağa kadın konularak tartışıldı, incelendi, çözülmeye çalışıldı. Yakın zamanda ise bu konuların yeni bir odakta, sorunların faili olan erkekleri tartışma konusu yaparak incelendiğini görüyoruz. Erkeklik çalışmaları, erkek egemen toplumda erkekler nasıl yaşıyor, davranıyor, eyliyor sorularını sorarak, farklı erkeklik hallerinden söz edebileceğimizi gündeme getirdi. Peki, edebiyatta bu halleri farklı yazarlar, farklı dönemlerde nasıl anlatıyorlar?”

 

Bu sayıda, önceki sayıları hatırlamamızın bir sebebi daha var aslında; 50. sayıya ulaşmış olmamız... Dergilerde süreklilik esastır, derler (tabii dinamizmi, heyecanı kaybetmeden). Umarız o dinamizmi, heyecanı yitirmeden ulaşmışızdır 50. sayıya. Bu süreçte, bir derginin aslen kolektif bir çalışmanın ürünü olduğunu da hiçbir zaman unutmadık. Burada tek tek sayamayacağımız kadar çok ismin katkısı oldu 50 sayının yayımlanmasında; teşekkür ederiz.

 

Ve elbette Yaşar Kemal... SabitFikir’in bu sayısında yazısı yer alan her isimden birer Yaşar Kemal alıntısı rica ettik. Özel bir sayfayla Yaşar Kemal’i bir kez daha cümleleriyle, kitaplarıyla anıyoruz... Benim seçimim “Sarı Sıcak” öyküsünden: “Gün tepeye doğru yekindi. Ortalık ışığa boğulmuş... Topraktaki ekin saplarına, destelere vuran gün şavkıyor... Işıltılar iplik iplik sönüyor. Binlerce, yüz binlerce, birbirine dolanmış ışık ipliği uçuşuyor. Destecilerin yüzleri toza bulanmış, yüzlerden oluk oluk ter süzülüyor. Dört bucağa ateş düşmüş yanıyor.” (Sarı Sıcak, Toros Yayınları, 1991)

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.