Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden: Bir de yirmi yıl sonra okuyun




Toplam oy: 1138

Acaba bu yaşlı dünya, hala ne çok sürprize gebe. Henüz geçiş evresinde olduğumuz dijital çağ mesela... Getirebileceği büyük değişimlere bakarken, en aklıselimim sahibimiz bile küçük bir çocuğun heyecan ve şaşkınlığına bürünüyor. Çünkü, biraz dikkat ettiğinde, henüz buzdağının görünen kısmıyla haşır neşir olduğumuzu herkes fark ediyor.

 

İş, çağların getirebileceği değişimlere göz atmaya gelince, çok hevesliyiz. Fakat bütünüyle anlamak ve gerçekçi tahminler yürütmek söz konusu olunca, kabul edelim ki biraz aciziz. Bu dünya başımıza daha neler getirebilir, hiçbirimiz tamamiyle tahayyül edemiyoruz.

 

Edebiyatta da durum aynı. Edebiyatın, özellikle de romanın, neye evrileceği sorusu moda olduğundan bu yana, düşünmeyi, hayal etmeyi, hatta bazen abuklamayı bile seviyoruz. Envayi çeşit fikir dolaşıyor ortada. Kimisi sadece formatta devrim olacağını söylüyor, kimi ise büyük içeriksel devrimler öngörüyor roman için. Gelin görün ki, hala o müthiş icadın, en klasik haliyle kitabın ellerine teslimiz. Devrim, içini doldurduğunuzda, öyle pek de kolay bir sözcük değil çünkü...

 

 

 

 

 

Harry Potter'dan, gerilla editörlüğe

 

Yine de, bu öngörüler arasında bir tanesi var ki, sadece kalplerimizin daha hızlı atmasına neden olmakla kalmıyor, bizzat yaşamlarımıza giriyor da. Adı, transmedya hikayecilik. Çok konuşuluyor, gitgide etkinliğini artırıyor. Konu Harry Potter olunca da karşımıza çıkabiliyor, gerilla editörlük kavramından konuşuyorsak da... Biz de bu sebeple, bu ayki kapak konumuzu bu kavrama ayırdık; Yenal Bilgici transmedya hikayeciliği enine boyuna sorguladı. Ben diyorum ki, hepimiz bu sayıyı saklayalım. Yirmi yıl sonra, edebiyatın geleceğine ilişkin yapılan bu yorumları okumak ve okutmak, bir tarafıyla eğlenceli gelecektir; eminim. Değil mi ki, edebiyatın bize ne sürprizleri olduğunu hala hiçbirimiz bilmiyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.