2016’nın son çeyreğinde Ahmet Karcılılar’ın yeni bir romanı yayımlandı; Mavinin Reddi. Kitabın tanıtımında, “uzun bir sessizliğin ardından gelen derin, akıntılı, sert bir polisiye” olarak nitelendirilmişti, ki, gerçekten de uzun bir sessizliğin ardından gelen bir romandı Mavinin Reddi; Karcılılar’ın daha önceki son romanı 2004’te yayımlanmıştı. On yılı aşkın bu sessizliği daha da etkili kılan ise, romanın ilk sayfalarında şu cümlelerle karşılaşmaktı: “Artık bu sırrın benimle yitip gitmesini göze alamam. (...) On yıl oluyor, kimseye anlatmadım, ölene dek anlatmamaya da kararlıydım. (...) Dün, telafisi mümkün olmayan bir yanılgı içinde olduğumu anladım,” diyor ve anlatmaya başlıyordu kahramanımız; diğer bir deyişle de Ahmet Karcılılar... Bu “oyuncul” kurguyu, aslında, Karcılılar’ın önceki metinlerine aşina olanlar manalı bir gülümsemeyle karşılamışlardır eminim. Aynı şey, romanın merkezinde bir tablonun yer alması için de geçerli. Ne de olsa sanatın diğer dallarına yapılan göndermeler de Karcılılar’ın metinlerinde sıklıkla rastlanıyor. Bu sefer kapağa da taşınmış; söz konusu sanat eseri, 1793 tarihli Marat’nın Ölümü tablosu...
Mavinin Reddi’nden birkaç ay önce de, Donna Tartt’ın Pulitzer Ödüllü romanı Saka Kuşu yayımlandı Türkçede. Onun da kapağında bilindik bir resmin ayrıntısı yer alıyordu; Carel Fabritius’un 1654 tarihli Saka Kuşu tablosu. 2016’nın son günlerine ise, İngilizcede, yine dikkat çekici bir başka kitap daha yetişti; Türkçede de kısa zaman içerisinde yayımlanmasını umduğumuz bu derlemede –Lawrence Block editörlüğünde, aralarında Stephen King, Joyce Carol Oates, Michael Connelly gibi isimlerin de bulunduğu– bir grup yazarın Edward Hopper’ın meşhur tablolarından yola çıkarak kaleme aldıkları öyküler yer alıyor: In Sunlight or In Shadow: Stories Inspired by the Paintings of Edward Hopper.
Tabloların etkisindeki bu kitaplar elbette ne ilk ne de son. Ancak bu kadar yakın tarihlerde yayımlanmış olmalarını bahane ederek, yeni yılın bu ilk sayısında kitaplara, ünlü resimlerin çerçevelerinden bakalım istedik. Aysu Önen, dosya yazısında bir anlamda resimlerin, ressamların ve müzelerde flanörlük yapan karakterlere sahip romanların peşine düşüyor.
Yeni yorum gönder