Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden: O şarkıdan bir tane var




Toplam oy: 1183

Kulaklığınızı taktınız, Leonard Cohen ya da ne bileyim Aşık Mahzuni, fısır fısır bir şeyler söylüyor. Dikkatli dinlerseniz, sizi ayan beyan edebiyatın sularına buyur ediyor.

 

Diyorlar ki, kabul edilmiş mevcutlar içinde, şair diye anılmak için mutlaka bir kitabın basılsa iyi olurmuş. Biz pek öyle düşünmüyoruz. Bize göre, “Şu an, ne kadar uzakta” şiiriyle Morrissey, “Mahzun Gözlü Ova Dilberi”yle Bob Dylan; kalplerin “en güzel söz söyleme sanatçıları” listesinde, önemli yerlerde.

 

 

Şiirlerin şarkıya ve performansa dönüştürüldüğü bardic kültürüne kadar uzayan bir kökeni var bu işin. 19. yüzyılda Avrupalı gezginler almış eline sazı, 1940’larda ABD’de folk sanatçıları.

 

Güney Amerika’da nueva cantautora, Anglosakson kültürlerde singer songwriter, eski Sovyetler Birliği’nde bard olarak çıkmış bu insanlar karşımıza. Bugün de, ekseriyetle ana akımın dışında, Türkiye’de ve bilimum ecnebi ülkelerde, fakat hep kalbimize yakın bir yerdeler.

 

Ama acaba... Güzelliğini anlamlandıramadığımız onca söze şiir derken, dizgesel bir hata mı yapıyoruz? Seslendirdiği şarkının sözlerini yazan kişiyle baş başa kaldığımızda, bir şarkı mı okumuş oluruz, şiir mi dinleriz? New Yorker’da okumuştum bir zaman; ‘Araba sürerken sindirebileceğiniz edebiyatçıya, ozan denir’ diyordu bir yazar. Gerçekten öyle mi? Ozan, bildiğimiz anlamıyla bir edebiyatçı mıdır? Ve, araba sürerken.... Sindirilebilir mi?

 

Bu yazıda sorulmuş soruların hepsini, hatta bu soruları sormanın gerekli olup olmadığını sorusunu dahi, müzik yazarı Eray Aytimur’a yönelttik, kendisi bize bir dosya hazırladı.

 

Okumadan önce yapmamız gereken, o en sevdiğiniz şarkıyı açıp, iç organlarınızı bir süreliğine yerlerinden etmek. Size sunulan denizlerden birine, plansızca düşüvermek.

 

Ne de olsa, üstüne ne kadar söz söylersek söyleyelim, o şarkıdan bir tane var.

 

 

 

 



Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.