“Bir yıl önce ‘biraz birikimleri’, ailelerinin desteği ve çektikleri krediyle Balkan ve Akdeniz ezgileri eşliğinde herkesin kitabını okuyup kahvesini yudumlayabileceği şirin bir kafe hayallerini gerçekleştirmek için yola çıkan Selin Gülse (25) ve Tansel Saygın (28), kendilerini hayal kırıklığına uğratan gerçekler hakkında konuştu. Her şeyin ‘Amelie tadında’ gideceğini sanarak bu işe başladıklarını söyleyen genç çift...” Bu cümleler, “Şirin Bir Kafe Hayaliyle Yola Çıkan Çift, Toptancı, Zabıta, Tesisatçı ve Stopaj Gerçeğiyle Karşı Karşıya” başlıklı bir haber metninden alıntı. Az çok üslubundan da anlaşılacağı gibi, evet bir Zaytung haberi bu ama her şakanın altında bir gerçek yatar, sözü kulaklarımızda çınlıyorken sanki bir kez daha düşünmekte ve belki de ciddiye almakta fayda var!
Özellikle bireysel girişimlere de imkan veren sektörler söz konusu olduğunda, herkesin aklına –en azından bir kere– kendi işini kurmak düşmüştür sanırım. Bu durum, bir şekilde yayıncılık dünyasına adım atıp belli bir süre harcamış kişiler için de geçerli elbette. “Şu kitap nasıl basılmaz”, “Bu yazar nasıl tanınmaz”, “O cümle öyle mi çevrilir” benzeri serzenişler eşliğinde, çoğu zaman, halihazırda sürdürülen yayıncılığa bir tepki olarak akıllara yerleşir bir yayınevi –kendi yayınevini– kurmak. Belli bir çevre edinilmiştir nasılsa, kitabın yayına hazırlık aşamalarına aşinalık da kazanılmıştır vs. Neden olmasın?
Sonrasında da, genç çiftin karşısına çıkan stopaj benzeri “ayrıntılar” baş gösterir; yılgınlığa sürükleyecek derecede can sıkıcı olabilir üstelik bu “ayrıntılar.” Her şeye en baştan başlamış olmak bir yana, bir de “bağımsız”ca yürütmek istiyorsundur... Biraz karanlık, umutsuz bir tablo çizmiş olsak da, -ne mutlu ki- bu yılgınlığa düşmemiş olanlar var yayın dünyamızda; inatla devam edenler... SabitFikir’in bu sayısındaki dosya yazısında, Bülent Usta’nın “Yayıncılığın Gizli Kahramanları” olarak nitelendirdiği butik yayıncılar: “Bağımsız ya da bir butik yayıncıyı, yaşadığı içten coşkuyla hemen ayırt edebilirsiniz. Türkiye gibi bir ülkede, bandrol almaktan dağıtımcı bulmaya kadar karşısına çıkan çeşitli zorluk ve engelle boğuşmasına rağmen o heyecanı taşıması, bir tiyatrocunun tiyatro yapma, sinemacının sinema yapma, şairin şiir yazma arzusundan farklı değildir hiç.”
Butik yayıncılık nedir, bu terim hangi türden yayın anlayışlarını kapsamaktadır; yurt dışındaki örneklerle karşılaştırdığımızda hangi noktada duruyoruz, gibi sorular çerçevesinde ilerleyen dosya kapsamında, bazı yayıncılara “butik yayıncılığın en büyük sorunu ne ve bu soruna nasıl bir çözüm bulunabilir,” sorusunu da sorduk.
Yeni yorum gönder