“Yaklaşık seksen yıldır yazıyorum. Önce mektup, sonra şiir ve konuşma, sonra hikâye, makale, kitap, şimdi notlar. Yazma faaliyeti benim için hayati bir faaliyet oldu hep; bir şeyleri anlamlandırmamı ve devam etmemi sağlıyor.” (John Berger, “Otoportre”, Hoşbeş)
Eminim birçok kişi için bu tatsız çakışma gerçekleşmiştir. Yeni yılın hemen başında, 2 Ocak günü, John Berger’ın aramızdan ayrıldığı haberi tam da Türkçede yeni yayımlanan kitabı Hoşbeş’i okuduğumuz sırada geldi. Yani tam da tatlı tatlı hoşbeş ederken kendisiyle. “Berger’ın ağaçlar, taşlar, çiçekler, belli belirsiz ışıltılar ve biz okurlarla yaptığı bir hoşbeş”ti çünkü bu kitaptaki denemeleri...
Dolayısıyla Merih Akoğul’un SabitFikir’in bu sayısı için kaleme aldığı “Fotoğrafı Okumak” başlıklı dosya yazısını, hiç kuşkusuz, John Berger anısına bir armağan, bir selam olarak nitelendirebiliriz.
Fotoğrafçı, yazar, şair ve akademisyen Merih Akoğul, sahip olduğu bu çok sayıda kimliğin getirdiği bakış açısıyla yorumluyor “eleştiri” kavramını ve buradan fotoğraf eleştirisine ulaşıyor dosya yazısında. Ve elbette söz, edebiyatçı kimlikleri de bulunan isimlerin fotoğraf okumalarına geliyor: “Susan Sontag ve Roland Barthes, şu an her ikisi de aramızda değil; John Berger da artık yok. Ama fotoğraf üzerine yazdıkları ve fotoğrafçıların üzerinde yaptıkları etki hâlâ çok büyük. Bugün fotoğraf hakkında konuşanların adlarını anmadan geçemeyecekleri bu değerli insanlar, fotoğrafların içine gömülü anlamı sözcükler aracılığıyla başarıyla çıkartıp okuyucunun önüne koydular. Bundan sonradır ki, fotoğraf dünyasında her fotoğrafın nedenselliği üzerine düşünmeye başladı insanlar.”
(Hoşbeş kitabından...)
Yeni yorum gönder