Edebiyat eseri sizi bir yerden diğerine götürebilir. Beklenen de budur zaten. Otobüste romanın sayfalarını tembelce çevirirken aslında babaannenizin mutfağındaki masada da olabilirsiniz. Ya da başka bir kitap size salonunuzda dünyayı gezme planları yaptırıyor olabilir içten içe. Aynı şekilde bir eser, size bu eserin bir benzerini yaratma isteği de verebilir. Neden olmasın. Önemli olan, bu istekle ne yapacaksınız?
Sonrasında yol çatallanıyor. Kendinizi postmodern tekniklerin; pastiche’in, cut-up’ın güvenli kollarında bulabilirsiniz. Bu en temizi olur. Ya da “esinlenirsiniz” bu eserden. O okuduğunuz eseri zar zor andıracak bir şeyler çıkar ortaya; o ünlü kitap ekine verdiğiniz röportajda, “Evet, o roman beni çok etkilemiştir,” der ve sıyrılırsınız. Belki de intihal yaparsınız. Yani fikir hırsızlığı... Yani, birine ait olan bir şeyi, o kişinin rızası olmadan alırsınız ve sizin varlığınızmış gibi sunarsınız kalabalığa. İşte bu halde, sizi temin edebilirim ki, birilerinin hakkına tecavüz etmiş olacaksınız.
Beyinlerimiz için kötülük de iyilik kadar normal, kabul. Ama bu bizim, edebiyat dünyası için bir fenomen haline gelen, yıllarca şu ya da bu şekilde tartışılan intihal kavramını irdelememize engel değil. İntihal nedir, sınırları nerede çizilir? İntihalde; hatta çeviri intihalinde ne durumdayız? Tarihteki en ünlü intihal vakaları neler? İntihal ile esinlenme, intihal ile hırsızlık, intihal ile yolsuzluk arasına çizgi koyabilir miyiz? Burcu Arman imzalı dosyamızda bu konuları inceliyoruz. “İntihalin anlamını araştırdığınızda karşınıza şu cümle ve türevlerinin sıkça çıkacağı bir gerçek: ‘İntihal, özellikle edebiyatta sıkça rastlanan bir durumdur.’ Peki neden? Gerçekten de, en klişesinden, gökkubbenin altında söylenmedik söz kalmadığı için mi? Eğer bu doğruysa ve intihalin Shakespeare’e kadar uzandığı düşünülürse, aslında uzun zamandır söylenecek sözümüz yok," diyor Burcu Arman ve intihal ile edebiyatın birbirine dolanmış, ayrılmaz doğasına dikkat çekiyor. Öte yandan, Oylum Yılmaz’ın hazırladığı Kararsız Okur sayfaları “intihal kitapları” arasında bir yolculuğa çıkarırken, Ayşe Çavdar’ın akademisyen Zeynep Şarlak ile yaptığı “yolsuzluk” söyleşisi de kavramlar arasında yumuşak bir geçiş sağlayacak.
Hırsızlık hakkında bolca düşünme lüksü yakaladığımız, intihalin ise bir türlü yeteri kadar gündem olamadığı bugünlerde keyifle okumanız dileğiyle...
Yeni yorum gönder