Her kavramın, kolayca tüketildiği bir dünyada yaşıyoruz. Öyle ki, “Her kavramın, kolayca tüketildiği bir dünyada yaşıyoruz” cümlesinin bile anlamının ne kadar tüketildiğini fark ediyorum yazarken... Nasıl da klişe geliyor kulağa! Oysa başka bir seçeneğim yok; gerçekten tam da bunu demek istiyorum: 'Şey'leri ihtiyaçlarımız doğrultusunda türlü hale sokuyoruz ve ne kadar da kolay tüketiyoruz...
Mesela, insanlık. Mesela, güzellik. Mesela para, başarı. Ya da, edebiyat. Sinema veya müzik... Sanata dair, neredeyse her şey. Aşk, suç, tarih. Büyücüler, nemfomanlar, tılsımlı kimi tipler, vampirler...
Son yıllarda, özellikle de vampirler.
Bir zamanların enigmatik ögeleri olan vampirler günümüzde anaakımın elinde, oyuncağa dönüşmüş haldeler. Tehlikesi ile birlikte; hatta tehlikesinden dolayı sevdiğimiz bu kahramanlar, bugün artık "Her eve lazım" mottosuyla; annelerimize-teyzelerimize sunabileceğimiz kadar şık ve ferahlar. Yakışıklılar ve güzeller. Genç kızların; delikanlıların hayallerini süslüyorlar. Tıpkı cilalı dergiler, çakma gazeteler ve kötü filmlerin bizi dönüştürmeye çalıştığı plastik insanlar gibi, değil mi? Ne güzel bir tesadüf.
Eğer siz de bizim gibi, bu bembeyaz dişli, bronz tenli vampirlerden haz etmiyorsanız, bu ayki kapak konumuzu mutlaka okuyun. Satır satır. Lord Byron'dan Goethe'ye; Robert Southey'den Nosferatu'ya sevebileceğiniz çok şeyden bahsediyor olacak yazarımız Damla Özlüer size.
Renkli dünyalar, en zayıf anınızı kollar. Siz siz olun, çoksatar müessesinin çarklarına girdiğinden beridir sulandırılan bu türü, sulandırılmış olarak değil de, sek kullanın; her daim. Kötülerinden sakının, iyilerini el üstünde tutun. Belki iyileri daha tehlikelidir ama, tehlike güzeldir. Hem edebiyatın güzeli, bayağı tehlikelidir.
Tehlike güzeldir evet , bazen cesareti doğurur bazende korkuyu , bilinmezdir aynı zamanda o yüzden hep çekicidir.
Yeni yorum gönder