Yaşam şartları, hem şehirde hem kırsalda git gide çekilmez hale gelirken, beynimize katlanabilmek için elektrik prizlerine bağımlı hale geldik. Mesela televizyonlar... Değil mi ki, televizyon dizilerine romantikçe değil, çaresizce bağlanıyoruz artık. Bulamadığımız varsıllığı, tadamadığımız dostlukları, çekemediğimiz görkemdeki acıları ve bilemediğimiz büyüklükteki aşkları hep dizilerden biliyoruz. Dizi filmler - edebiyat ilişkisindeki artış ise, herhalde gözünüzden kaçmamıştır. Sayısız saygın edebiyatçı, dizi senaryosu kaleme almaya soyunurken, azımsanmayacak sayıda edebi eser televizyon ekranına uyarlanıyor artık.
ÇARKIN DİŞLİLERİ Mİ?
Edebiyatın bugüne dek pek çok disiplinle yakın teması oldu, hiçbiri edebiyat ile televizyonun flörtü kadar konuşulmadı. Hepimizin aklında benzer sorular var: Eğer popüler kültür (ve televizyon) gençlerin başka yerlere akıtabilecekleri enerjilerini emmek için varsa, bu sisteme ortak olan edebiyatçılar çarkın birer dişlisi haline gelmez mi? Popüler kültür, halkın kendi kültürünü yaratarak sisteme adapte olabilme çabasıysa eğer, iyi yazarların kaleme aldığı iyi diziler karşılığını nasıl bulacak? Her şeyi satılabilir kılmaya çalışan medya ile her şeyi duyulabilir kılmaya çalışan edebiyat iyi arkadaş olabilecek mi? (Ne de olsa, hakiki sanat insanı özgürleştirmeyi hedeflerken, popüler sanat mevcut şartların yeniden üretimine yarar...) Yeni çağların üretim-tüketim alışkanlıklarından dolayı bilinç bulanıklığına uğrayan izleyiciye, belki de ilaç gibi gelir yeni nesil edebi diziler. Olur mu, olur. En azından, tam tersi olmadığı sürece, öyle büyük bir sorun yok demektir.
Medya sadece "tüketici kitleyi" muhatap alıyor, tüccar kimliğiyle. Üreteni muhatap almaya kalkışsa onların hakları gündemi zorlayacak. Hak deyince akan sular duracak ve durulacak. Oysa bulanık suda avlanmak bandrolsuz satışa benzer. Televizyon edebiyatı da bandrolsuz, hatta iyi eserin kırpılış kopyasından başka nedir ki! Kalite ve sayı kavramlarının kavgası....
Gerçek sanat , edebiyat ... bu kavramların zaten bu ülkede kaybedecek birşeyi yokki , beklesinler sadece , endişelenmeden hemde , olasılıklar 0 yada >0 ... :)
Medya, muktedirlerin ve muktedir olmak isteyenlerin borazanıdır. Edebiyat ise muhaliftir, doğası gereği öyle olmak zorundadır. Dolayısıyla medya ile (gerçek) edebiyatın birlikteliği oksimorondur.
Yeni yorum gönder