Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden: Yeni flört hayırlı olsun




Toplam oy: 1377
Her şeyi satılabilir kılmaya çalışan medya ile her şeyi duyulabilir kılmaya çalışan edebiyat iyi arkadaş olabilecek mi?

Yaşam şartları, hem şehirde hem kırsalda git gide çekilmez hale gelirken, beynimize katlanabilmek için elektrik prizlerine bağımlı hale geldik. Mesela televizyonlar... Değil mi ki, televizyon dizilerine romantikçe değil, çaresizce bağlanıyoruz artık. Bulamadığımız varsıllığı, tadamadığımız dostlukları, çekemediğimiz görkemdeki acıları ve bilemediğimiz büyüklükteki aşkları hep dizilerden biliyoruz. Dizi filmler - edebiyat ilişkisindeki artış ise, herhalde gözünüzden kaçmamıştır. Sayısız saygın edebiyatçı, dizi senaryosu kaleme almaya soyunurken, azımsanmayacak sayıda edebi eser televizyon ekranına uyarlanıyor artık.

 

 

ÇARKIN DİŞLİLERİ Mİ?



Edebiyatın bugüne dek pek çok disiplinle yakın teması oldu, hiçbiri edebiyat ile televizyonun flörtü kadar konuşulmadı. Hepimizin aklında benzer sorular var: Eğer popüler kültür (ve televizyon) gençlerin başka yerlere akıtabilecekleri enerjilerini emmek için varsa, bu sisteme ortak olan edebiyatçılar çarkın birer dişlisi haline gelmez mi? Popüler kültür, halkın kendi kültürünü yaratarak sisteme adapte olabilme çabasıysa eğer, iyi yazarların kaleme aldığı iyi diziler karşılığını nasıl bulacak? Her şeyi satılabilir kılmaya çalışan medya ile her şeyi duyulabilir kılmaya çalışan edebiyat iyi arkadaş olabilecek mi? (Ne de olsa, hakiki sanat insanı özgürleştirmeyi hedeflerken, popüler sanat mevcut şartların yeniden üretimine yarar...) Yeni çağların üretim-tüketim alışkanlıklarından dolayı bilinç bulanıklığına uğrayan izleyiciye, belki de ilaç gibi gelir yeni nesil edebi diziler. Olur mu, olur. En azından, tam tersi olmadığı sürece, öyle büyük bir sorun yok demektir.

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder


Medya sadece "tüketici kitleyi" muhatap alıyor, tüccar kimliğiyle. Üreteni muhatap almaya kalkışsa onların hakları gündemi zorlayacak. Hak deyince akan sular duracak ve durulacak. Oysa bulanık suda avlanmak bandrolsuz satışa benzer. Televizyon edebiyatı da bandrolsuz, hatta iyi eserin kırpılış kopyasından başka nedir ki! Kalite ve sayı kavramlarının kavgası....

42%
58%

Gerçek sanat , edebiyat ... bu kavramların zaten bu ülkede kaybedecek birşeyi yokki , beklesinler sadece , endişelenmeden hemde , olasılıklar 0 yada >0 ... :)

42%
58%

Medya, muktedirlerin ve muktedir olmak isteyenlerin borazanıdır. Edebiyat ise muhaliftir, doğası gereği öyle olmak zorundadır. Dolayısıyla medya ile (gerçek) edebiyatın birlikteliği oksimorondur.

50%
50%

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.