Bilim dünyasının kapılarının kadınları içeri almamak için her türlü bariyerle donatıldığı Victoria döneminde, botanik pek çok kadın için sanat ve bilimin kol kola gittiği bir pratiğin olanaklarını barındırıyordu. Bu kadınlar arasında hiç beklenmedik bir isim de vardı: Şiirleriyle kendisinden sonra gelen sayısız kuşağı etkileyen Emily Dickinson.
Emily Dickinson'a ait bilinen tek fotoğraf,
1847 yılı civarında daguerreotype yöntemiyle çekilmiş.
(Amherst College arşivi)
Aslına bakarsanız Dickinson, şiir yazmadan çok önce bitkilere sevdalanmıştı. 9 yaşında botanikle ilgilenmeye, 12 yaşında annesine bahçede yardımcı olmaya başladı. Çok farklı türlerdeki bitkileri toplamaya, yetiştirmeye, tasnif etmeye geniş zaman ayırdı. O meşhur fotoğrafını çektirdiği dönemde, botaniğe olan ilgisi iyiden iyiye bilimsel bir hüvviyet kazandı. Bu dönemde, Mount Holyoke Koleji'nde eğitim görüyordu. Okulun kurucularından olan Mary Lyon kendisi de bir botanik tutkunuydu ve Dickinson'ın değişik türdeki bitkilere olan ilgisini perçinleyip, onu metodik bir şekilde çalışmaya teşvik etti.
Houghton Kütüphanesi, Harvard Üniversitesi
Ortaya çıkan sonuç Dickinson'ın şiirleriyle ortak bir yana sahip. Geçip giden zamana ağıt niteliği taşıyan, şefkatli bir bekleyişe işaret eden, kırılganlık duygusu uyandıran bir çiçek koleksiyonu... Dickinson, Amherst bölgesinden topladığı bu çiçekleri "baharın güzel çocukları" olarak nitelemişti bir keresinde.
Dickinson'ın orijinal herbaryumu günümüzde Harvard Üniversitesi bünyesindeki Houghton Nadir Eserler Kütüphanesi'nde, yazarın özel odasında halen büyük oranda korunuyor. Harward Üniversitesi'nin yakın dönemde gerçekleştirdiği bir çalışma, yazarın bitki koleksiyonunu dijital ortama taşıyarak herkesin bu saklı hazineye erişebilmesini sağladı.
Damon Young'ın Bahçede Felsefe kitabında da Dickinson'ın bu tutkusuna dair anekdotlar bulmak mümkün.
Kaynak: Brainpickings
Yeni yorum gönder