Yeni bir yıla adım atmanın, hiç kuşkusuz, insanı “yenileyen” bir tarafı var. Daha doğrusu, bir yenilenme umudu taşıyor... Nicedir gerçekleştirilmesi düşünülen planlar için yeni bir başlangıç noktasıdır ne de olsa. Klişe bir örnekle; rejime başlamak için beklenen o “büyülü” pazartesi gibidir adeta yılın ilk günü de. Ancak, başka bir klişe örnekle; iş günlerinin başladığı o “bunaltıcı” pazartesi gibi olduğu da hatırlanır bir süre sonra. “Geçen yıl ve hatta geçen yıllar neler götürdü bizden, elimizde kalan nedir bundan sonrası için?” gibi soruları sorarken buluveririz kendimizi... Benzer bir durum, yakın bir zaman önce sosyal medyada da yaşandı.
Facebook’un her birimiz için “özel” olarak hazırladığı videolarla karşılaştık 2014’ün son günlerine girdiğimiz dönemde. “Harika bir yıldı, parçası olduğun için teşekkür ederim” sloganıyla paylaşılan videoların görünürlüğü arttı, “mutlu yıllar” dileklerimizi bu “bir yılın özeti” mahiyetindeki videolarla birlikte iletmeye başladık. Ama bir süre sonra, belki de durup şöyle bir düşününce, sanırım hiç de harika bir yıl olmadığına karar verdi birçok kişi. Söz konusu videolar paylaşılmamaya başlandı. İtirazlar yükseldi ve hatta, Facebook cephesinden bir özür bile geldi. “Facebook geride kalan yılımızın ne kadar harika olduğunu hatırlatmaya çalışırken partilerde veya tekne gezilerinde çekilen selfie'leri bir araya getirmeye çalışıyor. Ancak sevdiklerini kaybeden, hastanede uzun günler geçiren, boşanan veya işini kaybeden de sayısız insan var,”dı ne de olsa. Dolayısıyla, bir süre sonra Batman ve Robin temalı “yeter” görselleri doldurmaya başladı duvarları. Ancak bu görsel de o kadar çok paylaşıldı ki, “yeter”e de “yeter” demeye başladık. Yıl biterken, bir kısırdöngünün içine girmiştik bile...
2014’ü geride bıraktık belki ama, Alef tarafından yeni yayımlanan Ya Sonra isimli derlemeyi ele aldığımızda, “gelecek öykülerimiz”in de bir kısırdöngü içinde olduğunu görüyoruz. ARKIMEET 2014’ün “Ya sonra?” temasına paralel olarak açılan öykü yarışmasında dereceye giren ve yayımlanmaya değer görülen öykülerin bir araya getirildiği Ya Sonra kitabındaki “gelecek öyküleri,” eskiye özlem içeren metinlerin ağırlıkta olduğu bir derleme. Beton yığınlarının arasında, çöldeki vaha gibi, asırlık zeytin ağaçlarının olduğu bir bahçeyle karşılaşıyoruz örneğin; ya da “geçmişinden kopamayan, bugünü reddeden bir yazar”la tanışıyoruz ya da “şehrin dışında eski moda evlerde (akıllı olmayan) oturan” bir arkadaşı ziyarete gidiyoruz bir başka öyküde. Giderek yükselen griliklerin arasında yeşil yeşil parlayan tek bir ağacı çok uzaktan ancak seçebiliyoruz ya da en son 2064 yılında kullanılmış bir saksı kalıyor elimizde; içindekinin akıbeti ise belirsiz...
Öykü yarışmasının şartlarında “mimarlığın, şehirlerin, şehirlerdeki hayatın ve insanlığın ‘ya sonra’sı” denince aklımıza gelenler yalnızca bunlar olmamalıydı belki de. 2015’in “ufuk açıcı” bir yıl olması dileğiyle...
Yeni yorum gönder