Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

İkincil Gündem // Mevlut bozası geldi!




Toplam oy: 1261
Orhan Pamuk
Yapı Kredi Yayınları
Şimdilerde bir içecekten sanki her zamankinden daha çok söz ediliyor, daha çok karşımıza çıkıyor gibi gelmiyor mu size de?

“Kadın önce bacağını yüzen bir tahta parçasına ya da kayaya çarptığını sandı. Hiç acı duymamıştı. Yalnızca sağ bacağı kuvvetle çekilmiş gibiydi. Ayağına dokunmak için elini uzattı. Sol bacağını oynatarak başını suyun üzerinde tutmaya çalışıyordu. Ayağını bulamadı. Elini daha yukarılara getirdi. Tam o sırada bir baygınlık, mide bulantısı hissetti, Araştıran parmakları küt bir kemik parçasıyla, saçak saçak etlere dokunmuştu. Soğuk, karanlık suda parmaklarının arasından akan şeyin kanı olduğunu anladı. Dehşet, çaresizlik, korku bir anda benliğini kapladı. Başını geriye atıp gırtlaktan gelen boğuk bir sesle haykırmaya başladı.” Peter Benchley’in Denizin Dişleri: Jaws romanının ilk sayfalarındaki bu sahnelere kayıtsız kalmak pek mümkün değil. Üstelik beyazperdeye uyarlanmasıyla birlikte daha da geniş kitlelerce bilinir hale gelen Jaws o kadar etkileyici bir boyut kazanır ki, zamanında, özellikle okyanus kıyılarına yakın yaşayanların uzunca bir süre sahillere yalnızca güneşlenmek için uğradıkları söylenir! 

 

Jaws’tan daha nahif ama benzer yoğunlukta bir etki, mesela, Joanne Harris’in Çikolata isimli romanı için de geçerliydi. Yine romandan çok o hikayeden uyarlanan filmiydi aslında etkili olan. Başrollerini Johnny Depp ile Juliette Binoche’un üstlendiği bu filmin gösterimde olduğu zamanlarda, o 10 dakikalık aralarda, patlamış mısırlardan çok çikolatalar revaçtaydı! Aslında çikolatayı çokça tüketmekten “kaçınmanın” yolu da bir kitaptan geçiyordu; Carol Off’un Acı Çikolata isimli çalışmasını incelemek yeterli olabilirdi! 

 

 

Örnekleri çoğaltmak mümkün ve bu durum şaşırtıcı da değil aslında; kitapların böylesi etkileri oluyor hiç kuşkusuz... Şimdilerde de bir içecekten sanki her zamankinden daha çok söz ediliyor, daha çok karşımıza çıkıyor gibi gelmiyor mu size de? Geride bıraktığımız soğuk geceleri düşünürsek özellikle...

 

“İyi yapılır, sunulursa bozayı bir içenin bir daha içeceğini biliyorum.” Böyle diyor, Orhan Pamuk’un yeni romanı Kafamda Bir Tuhaflık’ın kahramanı Mevlut. Bozacı Mevlut; artık yakından tanıyoruz kendisini... Bazı dükkanların vitrininde “Mevlut bozası geldi!” yazısını görecek kadar “abartılı” bir durum söz konusu değil belki ama; sosyal medyada, yakın çevremizin daha önce belki de hiç yapmadıkları şekilde boza fotoğrafları paylaşmasının, akşamları –en azından kendi adıma söylersem– evin yakınlarından geçen bozacıların seslerini daha sık duymamın sebebi Kafamda Bir Tuhaflık’ın etkisi, yani Mevlut’un kendisi mi yoksa son zamanlarda bozalar her zamankinden daha iyi yapılıp daha iyi mi sunulur oldu?

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.