34. İstanbul Film Festivali bu Cuma başlıyor. 19 Nisan’a kadar sürecek festivalin programı her sene olduğu gibi yılın önemli filmlerini bir araya getiriyor. 62 ülkeden 204 filmi sinemaseverlerle buluşturan festivalin programı edebiyat uyarlamaları açısından da bir hayli zengin. İşte festivaldeki bütün uyarlamalar:
Yeni Kız Arkadaşım
Britanya dedektif edebiyatının usta ismi Ruth Rendell’in aynı adlı öyküsünden uyarlanan Yeni Kız Arkadaşım’ın yönetmen koltuğunda Sitcom, Sous le sable (Kumun Altında), 8 Femmes (8 Kadın), 5x2, Dans la maison (Evde) gibi unutulmaz filmlerin yönetmeni François Ozon bulunuyor. Bu serbest bir uyarlamada iki kadını, Claire ile Laura’yı izliyoruz. Laura ağır bir hastalığa tutulunca, en yakın arkadaşı Claire’den bebeğine ve kocası David’e göz kulak olacağına dair söz alır. Laura’nın ölümü üzerine Claire, David ve bebeği ziyaret etmeye karar verir, ancak evde muazzam bir sürpriz onu beklemektedir. (Akbank Galaları)
Gizli Kusur
Amerikan edebiyatının esrarengiz yazarlarından Thomas Pynchon’ın aynı adlı romanından Paul Thomas Anderson’ın uyarladığı yılın merakla beklenen filmlerinden Gizli Kusur, özel dedektif Larry “Doc” Sportello’nun hikâyesini anlatıyor. Doc, eski kız arkadaşının emlak zengini yeni sevgilisi hakkında bir komplodan haberdar olmuştur. Karısı ve karısının sevgilisi, adamı kaçırıp akıl hastanesine tıkmayı planlamaktadır. Doc davayı deştikçe işler daha da karmaşık bir hal alacaktır. (Akbank Galaları)
45 Years
Bol ödüllü Weekend (Haftasonu) ile dikkatleri çeken yönetmen Andrew Haigh’in David Constantine’in kısa öyküsünden uyarladığı ve Berlin Film Festivali’nde oyuncularına ödül getiren yeni filmi 45 Yıl, evliliklerinin 45. yılını kutlamak üzere olan bir çifti anlatıyor. Kate ve Geoff, hayatlarının son baharındalar ve kendi başlarına mutlu olmaya alışmışlar. Ters gidebilecek hiçbir şey yok ya da onlar öyle sanıyor. Oysa İsviçre’den gelen haber ilişkilerini karmaşık bir hale sokacaktır: Geoff’in 50 yıl önce kaybolan ilk aşkının hiç bozulmamış cesedi buzlar altında bulunmuştur. Geçmişin can sıkıcı muhasebesi şimdi başlayacaktır. (Akbank Galaları)
Çılgın Kalabalıktan Uzak
Danimarka sinemasının yıldız yönetmenlerinden Thomas Vinterberg’in kamerasını Victoria İngiltere’sine çevirdiği Çılgın Kalabalıktan Uzak, birbirinden çok farklı üç adamı etkisi altına alan Bathsheba Everdene’in hikâyesini anlatıyor. Dogma 95 kurucularından Vinterberg’in Thomas Hardy’nin klasik aşk romanından uyarladığı bu son filmi, yıldız oyuncularla dolu iddialı bir dönem incelemesi. (Uluslararası Yarışma)
Yolcu
Tommy Lee Jones’un hem yönetmenliğini hem de başrollerinden birini üstlendiği Yolcu, 1850’lerde Amerika’nın orta batısındaki öncü yerleşimcilerin zorlu yaşam koşullarını anlatıyor. Filmde, bu zorlu yaşamdan bezmiş üç kadını Iowa’ya geri götüren başına buyruk Mary Bee Cuddy ile yanına aldığı serseri George Briggs’in tehlike dolu Nebraska çölleri boyunca yaptığı yolculuğu izliyoruz. Prömiyerini Cannes Film Festivali’nde gerçekleştiren Yolcu, Glendon Swarthout’un aynı adlı kitabından uyarlandı. (Akbank Galaları)
Meleğin Yüzü
Britanya sinemasının en üretken isimlerinden Michael Winterbottom’ın yeni filmi Meleğin Yüzü, yönetmenin yankıları hâlâ süren ‘‘Amanda Knox Davası’’ndan etkilenerek yaptığı bir psikolojik gerilim. Barbie Latza Nadeau’nun kitabını kaynak alan filmde Winterbottom, ürkütücü bir cinayet hikâyesinin peşinden gidiyor. Toskana’da Britanyalı bir kız öğrencinin ev arkadaşları tarafından öldürülmesinin ardından bu tuhaf vakanın peşine takılan iki kişiden biri bir gazeteci, diğeri ise bir belgeselci. (Ustalar)
Yüzündeki Sır
Hubert Monteilhet'in Le Retour des Cendres romanından uyarlanan Yüzündeki Sır’ın yönetmen koltuğunda son filmi Barbara ile büyük övgüler toplayan Christian Petzold yer alıyor. II. Dünya Savaşı sonrası Berlin’i bir nevi kara film sahnesine dönüştüren filmin konusu ise şöyle: Nelly, toplama kampından kurtulmayı başarmış ama işkenceden yüzü tanınmayacak hale gelmiş bir şarkıcıdır. Zorunlu olarak geçirdiği estetik ameliyat sonrasında, kendisinin bir benzerine dönüşür. Görmek için can attığı tek kişi ise kocası Johnny’dir. Karşılaştıklarında Johnny onu tanımayıp zihnini iyice bulandırır. Acaba kocası ona hâlâ âşık mıdır, yoksa sadece parasının peşinde midir? (Uluslararası Yarışma)
Çöplük
Billy Elliot, The Hours (Saatler) ve The Reader (Okuyucu) gibi filmleriyle hem eleştirmenlerin hem de seyircinin gözdelerinden biri olan ve üç kez Oscar’a aday gösterilen Stephen Daldry, yeni filminde kamerasını Brezilya’nın arka sokaklarında gezdiriyor ve çöplükte bir cüzdan bulan üç çocuk ile cüzdanın içindekiler yüzünden başlarına gelen olayları anlatıyor. Yan rollerde deneyimli oyuncuların sürpriz yaptığı filmde, eğlenceli bir serüven filmi atmosferi altında, favelalardaki acımasız yaşamı çocukların gözünden anlatan sıkı bir suç filmi var. (Akbank Galaları)
Casanova Variations
Mozart’lı Malkovich’li Casanova: Üçü bir arada! Yönetmen koltuğunda Michael Sturminger’ın yer aldığı bu ‘gezici oda operası tiyatrosunda’ John Malkovich, Casanova’yı ve kendisini oynuyor. Oyunun yazarı da yönetmenin ta kendisi Yönetmen Sturminger’ın ta kendisi. Casanova, ömrünün son günlerinde günlüklerini okuyarak geçmişi yad ediyor. Filmde, hem sahnelenen operaları, hem de Casanova’nın yaşamını geri dönüşlerle, sahte belgesel görüntüleri ve Mozart’ın Figaro’nun Düğünü, Don Giovanni ve Cosi fan tutte adlı yapıtlarının müziği eşliğinde izliyoruz. (Dünya Festivallerinden)
Aşkın Dili
Anne Fontaine’in Posy Simmonds’ın aynı adlı resimli romanından uyarladığı Gemma Bovery, gerçek hayat ve edebiyatın iç içe geçtiği bir komedi drama. Bir edebiyat tutkunu olan ama özellikle de Flaubert’in Madame Bovary’sine hayran olan Martin Joubert’in Normandiya’da küçük bir kasabadaki heyecansız hayatı, yeni komşuları sayesinde renklenir. Gemma ve Charles Bovery adındaki bu İngiliz çift ona elbette en sevdiği romanı anımsatır. Martin, Madame Bovary’den yaptığı alıntılar aracılığıyla komşularının yaşantısına müdahale etmekten kendini alamaz. (Akbank Galaları)
Marnie Oradayken
Studio Ghibli’nin son filmi olarak lanse edilen bu canlandırma film, terk edilmiş bir ev ve penceresinde görünen gizemli bir kızın hikâyesini anlatıyor. Anna’nın hayatta hiç arkadaşı yoktur; ta ki kum tepelerinin orada Marnie’yle karşılaşana kadar. Ne var ki bataklıktaki eve yeni bir aile taşınınca Marnie ortadan kaybolur. Joan G. Robinson’un popüler çocuk romanından uyarlanan, arkadaşlık ve yalnızlık hakkındaki bu dokunaklı film, Prenses Mononoke, Küçük Deniz Kızı Ponyo gibi birçok Stüdio Ghibli filminde çalışmış olan yönetmen Hiromasa Yonebayashi’nin yönettiği ikinci film. (Dünya Festivallerinden)
Taşkınlar Kulübü
Arka arkaya çektiği An Education (Aşk Dersi) ve One Day (Bir Gün) ile roman uyarlama becerisini gözler önüne seren Lone Scherfig, bu kez bir tiyatro oyunu uyarlamasıyla karşımızda. Taşkınlar Kulübü, Oxford Üniversitesi’nin kalburüstü ve özel erkek öğrenci kulüplerinden birinin öğrencilerin hayatı üzerindeki etkilerini anlatıyor. (Dünya Festivallerinden)
Kaçış Sanatı
Üç kardeşin ortancası Antoine, 30’larında bir eşcinsel. Adar’la aynı evi paylaşıyorlar, ancak Antoine uzun süredir yatak odasında yerde uyuyor. En genç kardeş Louis, nişanlısını aldatmasına ve bundan büyük bir haz duymasına rağmen evlilik planları yapıyor. Kardeşlerin en büyüğü Gerard ise boşanmış ve ailelerinin hiç kâr getirmeyen giyim mağazasında çalışıyor. Fransız yönetmen Brian Cauvin, Stephen McCauley’nin aynı adlı romanını Amerika’dan Fransa’ya taşıyor. Hem muzip hem de melankolik bir film olan Kaçış Sanatı işlevini yitiren aile kurumuna ince mizahıyla yaklaşıyor. (Antidepresan)
Vahşi Yaşam
Fransız senarist-yönetmen Cédric Kahn, 11 yıl boyunca herkesten kaçan bir baba ile iki oğlunun gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. Boşandıklarında çocukların vesayetini karısı kazanınca Paco, 6 ve 7 yaşındaki oğullarını kaçırmaya karar verir. Çatı aralarından çiftliklere, karavanlara ve komün hayatı yaşayan topluluklara kadar varan ve çocukların kişiliklerine biçim veren bu yolculuğu konu alan Vahşi Yaşam, 2008’deki bir gazete haberini kaynak alan kitaplardan uyarlandı. (Uluslararası Yarışma)
Japon Nişanlım
Belçikalı yazar Amélie Nothomb’un romanından sinemaya uyarlanan Japon Nişanlım, bir şehir ve bir aşk hakkında. Yazarın kendi ismini verdiği başkarakteri hayalperest Amélie, çocukluğunu geçirdiği Tokyo’ya dönmeye ve hayatını kazanmak için Fransızca dersleri vermeye karar veriyor. Japon Nişanlım, Amélie’nin ilk ve tek öğrencisi olan Ringi’yle romantik ilişkisini ve bir ülkeyi keşfetme hikâyesini anlatıyor. (Antidepresan)
Kara Ruhlar
Venedik’te Altın Aslan için yarışan ve festivalden ödülle ayrılan Kara Ruhlar Gioacchino Criaco’nun romanından uyarlandı. Mafyaya biat etmeden, bir çiftçi olarak hayatını sürdürmeye çalışan Luciano’nun en büyük korkusu, genç oğlunun amcalarının yanında suça bulaşması; fakat geçmişten gelen bir kan davasının etkilerinden sıyrılamayan bu aile için şiddetten kaçmak giderek daha güç hale gelmektedir. İtalya’da mafyanın en etkin olduğu bölgede, Calabria’daki Africo kasabasında çekilen Kara Ruhlar festivalin ilgi çekici yapımlarından. (Uluslararası Yarışma)
Aç Kalpler
Bir yandan aşk hikâyesi bir yandan da psikolojik dram olan bu filmde, New York’ta yaşayan genç bir çifti tanıştıkları andan itibaren izliyoruz. Bu mutlu beraberlik evlilikle sonuçlanır. Ancak, romantizmle başlayan ilişki zamanla karanlık ve son derece rahatsız edici bir saplantıya, paranoyaya dönüşür. Bu klostrofobik gerilim filmin İtalyan yazar Marco Franzoso’nun kitabından uyarlandı. (Aile Bağları)
Akşam Yemeği
Birbirine hiç benzemeyen biri havalı avukat, diğeri çocuk doktoru olan iki erkek kardeş ve sürekli gereksiz rekabetteki eşleri, ayda bir kez şık bir lokantada buluşur. Konuştukları konular fındık kabuğunu doldurmaz: Yedikleri yemekler, son filmler, gündemdeki hırsız politikacılar... Ta ki günün birinde, o sahte gülüşleri bir yana bırakıp çocuklarının birlikte yaptığı korkunç bir şeyi konuşmaları gerekinceye kadar. Herman Koch’un Het Dinner adlı kitabından uyarlanan Akşam Yemeği, kentsoylu aile yaşamının perdesini aralayarak, altta yatan ikiyüzlülüğü ve şiddeti acımasızca gözler önüne seriyor. (Aile Bağları)
Wiplala
Her şeyin kocaman olduğu bir dünyada minicik insanların heyecanlı macerası! Çok sevilen Hollandalı çocuk romanı yazarı Annie M.G. Schmidt’in kitabından uyarlanan Wiplala, günün birinde mutfak dolabından çıkıp evdeki 9 yaşındaki çocukla karşılaşan ufacık bir adamın hikayesini anlatıyor. (Çocuk Menüsü)
Sanatçının dünyasını sinemayla buluşturan, yazarlığı ve yaratıcı süreçleri ele alan Uluslararası Yarışma bölümündeki - uyarlamalar dışındaki- filmler ise şöyle:
Itsi Bitsi
Yer Bağdat, yıl 1965... Eik adında bir genç adam, dağınık bir otel odasında oturmuş, harıl harıl bir aşk hikâyesi yazmaktadır. Esmer güzeli Iben’le bir nükleer karşıtı eylemde tanışıp ona nasıl sırılsıklam âşık olduğunun hikâyesidir bu. Ama Iben, tek bir adama bağlanmaktan da öte kendini herhangi bir şeye adamayı reddetmiştir. Çaresiz Eik onun gönlünü kazanmak için şair olur, yazar olur, gezgin olur, keş olur ve en sonunda efsane rock grubu Steppeulvene’nin solisti olur çıkar. İskandinav yarımadasının önemli yönetmenlerinden Ole Christian Madsen, imzalı Itsi Bitsi, 1960’ların karşı kültürüyle Kopenhag’dan İspanya’ya, oradan Nepal’e yol alan bu epik aşk hikâyesi.
Star
2007 yapımı ödüllü filmi Rusalka (Denizkızı) ile uluslararası alanda tanınan Ermeni asıllı Rus yönetmen Anna Melikyan’ın yeni filmi Star, büyük kentte geçen klasik bir Külkedisi masalı, hayatları esrarengiz biçimde birbirine bağlanmış çok farklı üç kişinin hikâyesi: Yanlış anlaşılmaktan mustarip 15 yaşında bir ergen, onun havalı ve kibirli üvey annesi, yeteneksiz olduğu kadar iyimser genç bir kadın oyuncu.
Bana Bak Philip
Yazdığı ikinci romanın baskıya girmesini bekleyen New York’lu yazar Philip, git gide daha sinirli bir adama dönüşmektedir. Büyük kentin dinmek bilmeyen gürültü patırtısına dayanamaz hale gelmiştir. Fotoğrafçı olan kız arkadaşıyla da arası bozulmaktadır. Hayran olduğu yazar Ike Zimmerman sessiz sakin bir yerde olan yazlığına sığınabileceğini söylediğinde ne zamandır aradığı huzur ve dinginliğe kavuşup artık en sevdiği şeye, yani bizzat kendisine ilgi gösterebileceğine sevinir. Narsist Philip ile en az onun kadar kendini beğenmiş, dengesiz ve hayal kırıklığına uğramış ev sahibi yazarın bu birlikteliği, New York edebiyat çevresinin içinde bulunduğu durumu, karmaşık, samimi, son derece komik ve aynı zamanda iğneleyici bir dille anlatıyor. Yönetmen koltuğunda Alex Ross Perry oturuyor.
Gerçeklik
Wrong (Yanlış) ve Rubber (Lastik) filmlerinin yönetmeni Quentin Dupieux imzalı Gerçeklik’te, kendi halinde bir kameraman olan Jason yöneteceği ilk korku filmi için fellik fellik yapımcı aramaktadır. Servet sahibi yapımcı Bob Marshal filme finansman sağlamayı kabul eder etmesine de, bir şart öne sürer: Jason 48 saat içinde sinema tarihinin en kusursuz çığlığını bulmalıdır! Jason, çığlık arayayım derken bir kâbusun içine düşecektir. B filmlerine selam duran, biraz da bilimkurgu tadı veren Gerçeklik, Uluslararası Yarışma’nın ilgi çekici filmlerinden.
Taşa Yazılmış Hatıralar
İki Kürt çocukluk arkadaşı, Hüseyin ve Alan, 1988’de İran’da El-Enfal operasyonu esnasında yapılan Kürt soykırımını filme alır. Bu filmi yapma sürecinin onlara öğrettiği şey ise, sinema aracılığıyla gerçeğe ulaşmak ve kendi kimlikleriyle yüzleşmek için hayatları dâhil her şeyi riske atmaları gerektiği olacaktır. 2009’da çektiği Kick Off ile çıkış yapan Kürt sinemacı Shawkat Amin Korki’nin üçüncü uzun metrajlı filmi olan Taşa Yazılmış Hatıralar baskılanan gerçeğin sinemasını yapmanın zorluklarını odağına alıyor.
Altın Çağ
Hong Kong’un en önemli kadın yönetmeni Ann Hui bir yandan Çin’in çalkantılı 1930’lu yıllarını resmederken, bir yandan da öncü, olağanüstü yetenekli ama bir o kadar mutsuz romancı ve şair Xiao Hong’un hayatını ve feryadını anlatıyor: “Bütün istediğim huzur içinde yazmak!” Varlıklı bir ailenin kızı olan Xiao Hong, baskıcı babasına kafa tutar ve Varlıklı bir ailenin kızı olan Xiao Hong, baskıcı babasına kafa tutar ve görücü usulü evlilikten kaçmak için kuzeniyle Pekin’e gider; ancak, dehası ile trajedisi arasında sıkışıp kalır ve mutluluğu bulamaz. Bir dizi terk edilişin ardından hamile ve parasız kalakalır. Venedik Film Festivali’nde kapanış filmi olarak gösterilen Altın Çağ, Hong Kong’un Oscar adayı seçildi.
Fanusta Yaşayanlar
İzlanda’da büyük bir gişe başarısı elde eden, aynı zamanda ülkenin Oscar adayı olan Fanusta Yaşayanlar, İzlanda’nın 2008’de yaşadığı ekonomik krizin arifesinde üç karakterin hayatına odaklanıyor. Çeşitli tesadüflerle yolları kesişen bu karakterler, ay sonunu güçlükle getiren bekâr anne Eik, bir zamanlar futbolcuyken şimdi şansını işadamı olarak deneyen Sölvi ve başarılı günleri geçmişte kalmış olan alkolik yazar Mori...
Hasret
Küçük bir film çekim ekibi, küçük bir TV kanalı için İstanbul hakkında bir film çekmek üzere Almanya’dan şehre gelir. Bir gün, kurgu odasında, yönetmen ham filmlerde çekimler sırasında görmediği bazı şekil ve suretleri fark eder. Kamera hayaletleri yakalamıştır. Durumu takıntı haline getiren yönetmen, günden karanlığa, yaşayan şehirden geçmişin şehrine doğru geçerken İstanbul’un birçok yönüne de değinecektir: Eski mahallelerin yıkılması ve yenilenmesi, göçmen işçiler, hükümete karşı direniş, şehirde yaşayan çok çeşitli dinler ve topluluklar, İstanbul’un tuhaf derecede melankolik özü…
Bunların dışında Anılar bölümünde edebiyatseverleri hazine değerinde filmler bekliyor:
-Lauren Bacall anısına gösterilecek eşsiz bir kara film klasiği Derin Uyku (The Big Sleep) Raymond Chandler’ın aynı adlı romanından uyarlandı.
-Mike Nichols anısına gösterilecek Kim Korkar Hain Kurttan? (Who’s Afraid of Virginia Woolf?) Edward Albee’nin aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlandı.
-Richard Attenborough anısına gösterilecek Ah! Ne Tatlı Savaş (Oh! What a Lovely War), zamanın aynı isimli ünlü müzikalinden uyarlandı.
Ve Sinematek’in 50. Kuruluş Yıldönümü için seçilen Luchino Visconti’nin başyapıtlarından Leopar (Il Gattopardo), Türk Klasikleri Yeniden bölümünde ise Metin Erksan’ın yönettiği Yılanların Öcü restore edilmiş kopyalarıyla gösterilecek.
* Filmlerin tanıtımları festivalin kataloğundan alınmıştır.
** Festival programı için: film.iksv.org/tr/program
* Görsel: Mert Tugen
HC
Yeni yorum gönder