Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

İyilik Bir Kuş Kadar




Toplam oy: 169
İşin içine çocuk edebiyatı dahil olunca her şeyin bir kuş gibi hafifleyeceği vakidir. Çünkü çocuk dünyasının penceresinden olaylara bakıyor olmak demek politikaları, barış masalarını, dikenli telleri, bombaları ve uçakları bir kenara itiyor olmak demektir. Kelimelerinizi kanatlandırmak için bir küçük kuş yeter de artar bile.

Ülkesini savaş nedeniyle terk edenlerin acısını, hüznünü çocuklara anlatmak zor iştir. Suriye’deki savaş nedeniyle ülkemize gelen milyonlarca göçmenin yaşadıklarından elbette yüzlerce kitap, onlarca film çıkar. Ve onların yaşadıklarını buradaki çocuklara samimi ve içten bir dille anlatmak, empati kurmalarını sağlamak da kolay iş değildir. Ama işin içine çocuk edebiyatı dahil olunca her şeyin bir kuş gibi hafifleyeceği de vakidir. Çünkü çocuk dünyasının penceresinden olaylara bakıyor olmak demek politikaları, barış masalarını, dikenli telleri, bombaları ve uçakları bir kenara itiyor olmak demektir. Kelimelerinizi kanatlandırmak için bir küçük kuş yeter de artar bile. Tıpkı bu öyküde olduğu gibi.

 

Doğrusu göçmenlik kavramıyla ilgili bugüne kadar okuduğum en sade ve en vurucu öykü oldu bu kitap: İbrahim İle Kartopu... İbrahim yani kitabımızın kahramanı olan çocuk Suriye’den ailesiyle bir gece ansızın ülkemize sığınmak zorunda kalan çocuklardan birisi. Kartopu ise bir kuş; ak yanaklı Arap bülbülü isimli bir tür. Yumurtadan yeni çıktığında onu bulan İbrahim beyaz yanakları, gri-kahve tombul karnını ve turuncu kuyruk altını görünce bu ismi veriyor ona. Sonra da bu küçük kuşun anne-babası olmadığı için gömleğinin cebine koyuyor ve ver elini Türkiye.

 

 

Bir çocuğun savaş sırasında hissettikleri, yolda yaşadıkları, sığındığı yeni ülkede karşılaştıkları o kadar içten ve çocuksu bir dille aktarılıyor ki okudukça okuyası geliyor insanın. Bu kadar trajedinin içinde yazarın bulduğu çocuksu ve esprili bakış açısı kitabın niteliğini birkaç gömlek üstte tutmaya yetiyor da artıyor bile. Çocuk dediğin zaten nedir ki?

 

Farkına bile varamadığı, anlamlandıramadığı savaşı yazarın anlattığından farklı görecek değil ya... Bir çocuğun bu trajedi karşısında yaşayacağı ruh hallerini çok güzel resmediyor Gülsüm Sezgin. Savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan bir kuşun öyküsünden insanlık hâllerini seriyor gözümüzün önüne. Bir çocuğun gözünden yaşananları çok sade ve çok çarpıcı bir dille aktarırken aynı zamanda bizlerin mültecilere bakışındaki olumlu ve olumsuz yargıları da rahatsız etmeden önümüze koyuyor.

Sadece insanlar değil kuşlar ve anılar da göç eder
Evet bu kitap ne savaşlar ne sınırlar ne de rakamlar hakkında. İbrahim’in cebinde taşıdığı bir kuşu başka bir ülke topraklarına getirmesinin öyküsüne odaklanıyor sadece. Ve savaşla birlikte göç eden şeylerin sadece insanlar değil, kuşlar, böcekler yıldızlar, anılar ve kelebekler olduğunu da fısıldıyor kulaklarımıza. İbrahim’in buraya getirdiği kuşun ailesini bulmak için verdiği mücadele de elbette çok anlamlı. Yazar bu mücadeleyi de gayet güzel bir şekilde aktarmayı başarıyor.
Eminim ki böylesine sıcak ve içten bir öyküyü okuyan çocukların da ruhuna dokunacak bu satırlar. Elbette çocuklar kendi aralarında din, dil, ırk ayrımı yapmazlar ama bu kitap onlara okulda ya da çevresinde gördükleri Suriyeli çocukların neler hissettiklerini daha iyi anlama fırsatı verecek. İbrahim ile Kartopu, umudun ve iyiliğin çok güzel bir öyküsü. Bu öyküden kendinizi ve çocuklarınızı mahrum bırakmayın. Çünkü hayatta sıcak şeylere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.