Denilir ki edebiyatın kendisidir yola çıkmak, yolda olmak. Edebiyat yolculuktur, kimi zaman durduğunuz yerden dünyaya, kimi zaman da dünyanın durduğu yerden içimize doğru ilerleriz. Yol, mitolojiden masallara, destanlardan modern ve hatta postmodern anlatılara yazının temel izleği olmaktan hiç vazgeçmemiş. Kahramanlar karakterlere, masalsı yollar eleştirel yüzleşmelere dönüşmüş ama kalemler yolculuk hikayeleri yazmaya hep devam etmiş. En çok da kaçıp gitme isteğinin çeşitli toplumsal, siyasi sebeplerle arttığı zamanlarda... Çünkü gitmek, çünkü yolun, yolculuğun ve değişim isteğinin çağrısı insanın içinde hâlâ yaşıyor. Gitmek, hangi dilde olursa olsun yeni bir hayatı, hatta yeniden doğmayı işaret ediyor. İnsan öldüğü yerden, kaldığı yerden devam etmeyi arzuluyor.
Kararsız Okur'un bu ay eli rahat. Nereye gitsem diye düşünmüyor, bir yolculuktan başka bir yolculuğa geçiyor keyifle. Yolda kalanlara, kendisini kaybedenlere, uzakları arayanlara, aşkı bulanlara, ekmeğinin derdine düşenlere, hayatın anlamını bulanlara, yüzünü doğaya dönenlere, rüyalarda gezenlere ortak oluyor. Buyrunuz Afrika'nın derinliklerinden başka galaksilere, var olmayan ülkelerden memlekete geri dönüşlere uzanan türlü çeşit yolculuk hikayesine...
(İmajı büyütmek için tıklayınız.)
* Görsel: Sedat Girgin
Yeni yorum gönder