Modernizm sadece biz doğuluların “başına gelmedi”. İngiltere’de taşra hoyratça sökülüp kirli şehirlere taşındı; Batı’dan (Fransa’dan) gelen Modernizm’in yarattığı doğa özlemi Alman Romantiklerini doğurdu… Batılı toplumlarda mavi yakalı uzmanlaşma, yaptığı işe yabancılaşan ve mekanikleşen yığınlar yarattı. Modernizm, diyalektik olarak, sıkışma ve yabancılaşmanın yanında yeni umutlar da doğurdu: Sürekli artan üretim ve yeni sitemin talep ettiği saygın uzmanlıklar sıradan insana hayaller kurdururken; eskinin kalıplarını kıran ve ezberlerini geri gelmemecesine bozan, aklı merkeze alan Modernizm’in içinden yepyeni, daha adil, daha eşitlikçi fikirler/düzenler seslendiriliyordu.
Modernizmin düşürdüğü Anna Karenina’nın sonunda bir trenin altında can vermesi de; Lumiere kardeşlerin tarihteki ilk filmin konusu olarak bir trenin gara girişini seçmesi de; 1900’lerin başında ortaya çıkan bir buhar türbinini Yunan heykellerinden estetik gören İtalyan Fütüristlerinin resimlerinde lokomotifler kullanmaları da; herkesin kendi demir ağlarıyla övünmesi de tesadüf değil. Modernizm ve yavrularından Sanayi Devrimi’nin ilk büyük teknolojik kuantum sıçraması pistonlu buhar makinesi sayesinde trenler Modernizmin kollarını bir şehirden diğerine, oradan kasabalara ve köylere uzatabildiler. Geleneksel insanının Modernizmle ilk tanışması savaşlarla olmadıysa trenlerle oldu. Trenler, kaçınılmaz olarak bir Modernizm sembolüne dönüştüler… Trenler bununla da yetinmeyip zamanla sırtlarındaki yükleri arttırdılar; bağlama göre bazen birlikteliklerdeki ebedi kopuşu sembolize ettiler, bazen rastlantıları ima ettiler; zaman zaman sıkı çalışmayı, zaman zaman da dinlenmeyle ve huzurla ilişkilendirildiler.
Modern İnsanın Laneti
Modernizm, geleneksel dünyanın aşkın bir güce dayanan değişmez kurallarının kurduğu düzeni dümdüz etti, geleneklerin ve alışkanlıkların yarattığı yastığı aradan çekti ve aklı merkeze alan düzenini kurdu. İnsanı özneleştirdi. Bu modern insanının sırtına büyük bir yük koydu; Sartre’ın dediği gibi insan özgürlükle lanetliydi artık, çünkü dünyaya bir kez atıldıktan sonra artık yapacağı her şeyden kendisi mesuldü. Modernizm, iki dünya savaşı ve atom bombasıyla yıkılana kadar dünyayı peşinden sürükledi.
Görselin yüksek çözünürlüklü hali için tıklayınız!
Görsel: Onur Atay
Yeni yorum gönder